25.03.2021, 14:43

AK Parti kongresi

AK Parti'nin son yapılan kongresi ülkenin içinde bulunduğu konjonktür dikkate alındığında son derece önemliydi. Her kesimin kendine göre beklentileri vardı. Farklı temsil kesimleri günler öncesinden sosyal medya platformlarında beklentilerini dillendirdiler zaten. 

AK Parti ülkedeki en geniş oy tabanına sahip kitle partisi olduğu için elbet içerisindeki tüm kesimleri aynı anda memnun edebilmek mümkün değil. Zaten liderlik üstünlüğünün sınanması da burada yatıyor. Farklı beklentileri olan kesimleri bir kitle partisinde kırmadan, dökmeden bir arada tutmakta... 

AK Parti, Milli Görüş Hareketi'nin asıl kadrolarını oluşturduğu ama o temel üzerinden neredeyse toplumdaki her kesime bir şekilde içinde ve politikalarında yer verebilmiş bir parti oldu geçmişten bu yana. Zaman zaman içerdiği dengeler değişti elbet. Bu değişimleri AK Parti'nin kendi tercihleri olarak da değerlendirmemek lazım. Çoğu zorunluluktan oluştu...

Örneğin bir zamanlar ciddi Kemalizm eleştirisi yapıp AK Parti'ye daha yakın duran Sol Liberaller Gezi tezgahıyla birlikte yine ana kucaklarına döndüler. Yani Kemalizm'e... Şimdi "Atatürkçü Laiklik" için kaygılandıklarını belirten röportajlar yapıyorlar... 15 Temmuz darbe girişiminden sonra da AK Parti bir kısım destekçisini kaybetti. Sonrasında, daha önceleri arası pek de iyi olmayan Milliyetçilerle yakınlaştı... Siyaset dinamik bir süreçtir ve bu yakınlaşmalar-uzaklaşmalar da normaldir...

Peki, son kongreyi önemli kılan şey neydi ve toplum neden Sayın Erdoğan'ın konuşmasına ve kongreden çıkacak listelerin yapısına odaklandı? Bilindiği gibi kongrenin hemen öncesinde ekonomiyi sarsacak gelişmeler yaşandı... Dört buçuk aydır Merkez Bankası Başkanlığı'nı sürdüren Sayın Naci Ağbal, kimsenin sebebini anlamadığı bir şekilde, bir geceyarısı kararıyla görevinden alındı... Üstelik göreve geldiğinden bu yana aldığı kararlarla dövizi düşürüp, borsanın yükselmesine katkı sağlamasına rağmen. Peki bunları ne pahasına gerçekleştirmişti; faizleri yükselterek... Peki elinde kullanabileceği başka yollar var mıydı? Pek yoktu. Malum, Merkez Bankası piyasaya bolca döviz sürme şansını kullanamıyordu... 

Naci Ağbal'ın görevden alınmasından daha da önemli ve negatif etki yaratan şey, faiz yükseltilmesine aşırı tepki veren Yeni Şafak Gazetesi'nin bir yazarının Merkez Bankası Başkanlığı'na getirilmesiydi. Acaba bundan böyle ekonomiyle inatlaşılacak ve her koşulda, bedeli ne olursa olsun faizler düşürülecek miydi?

Tartışmalar faiz çerçevesine odaklanmışken, önemli bir din adamı olarak tanınan Ayasofya'nın imamı Sayın Mehmet Boynukalın da nedense tam bu sırada topa girdi... Kimse kendisine faizlerle ilgili birşey sormadığı halde, yaptığı Twitter paylaşımıyla "Dinimize göre faizlerin sıfır olması gerektiğini, faizin haram olduğunu" sanki hiç bilinmeyen bir bilgiymiş gibi açıklayıverdi! Bunlar hep kongre öncesine denk geldi...

Yine kongre öncesinde gelişen önemli bir olay da, İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmekti.  O sözleşmenin çerçevesinde düzenlenmiş birçok yasal mevzuat vardı. Ve o yasal mevzuatların hepsi kadın şiddetini önlemede önemli mevzuatlardı. O mevzuatların durması gerekirdi. Fakat AK Parti adına konuşan bazı kesimler o mevzuatların da hemen kaldırılmaları gerektiğini yazıp çizmeye başladılar.

Görüntü, AK Parti içinden yeni bir Refah Partisi çıkıyor görüntüsüydü... Acaba AK Parti kurmayları Saadet Partisi'ne, Yeniden Refah Partisi'ne vs. giden oyları almak için daha radikal bir çizgiye mi geçiyorlardı? Kongre çok önemli bir kırılma noktası olmaya adaydı...

Fakat öyle olmadı. Sayın Erdoğan çok makul bir konuşma yaptı kongrede. MKYK ve MYK listeleri de makul isimlerden oluştu... Bence AK Parti'ye oy vermekte olan geniş bir kesim de derin bir nefes aldı...

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@