Medya Midas
2021-08-08 20:34:51

Ruh yangınları...

B. Yeşim Aslantaş

yesimaslantas@gmail.com 08 Ağustos 2021, 20:34

28 Temmuz’da başlamıştım aslında yazıma ama her yeni gün çoğalan, söndürülen ve insana kalemi kâğıdı bıraktırıp saatlerce dua ettiren durumlar nedeniyle değişen son istatistiklerle 7 Ağustos’a kadar defalarca değiştirdim yazımı. Yazıp yazıp silersin ya bazen, çünkü hiçbir cümle yetişmez imdadına! İşte ülke olarak tam da böyle bir durumdayız günlerdir. 

28 Temmuz itibariyle özellikle Ege ve Akdeniz bölgelerinde başlayan ve hala devam etmekte olan yangınlarla Türkiye günlerdir mücadele ediyor. Son 11 günde 223 orman yangınından; 38 ilde gerçekleşen 217 yangın kontrol altına alındı, bunlardan 125’i ilk 3 günde kontrol altına alınmıştı, 2 ilde 6 yangını söndürme çalışmaları büyük bir özveri ile devam ediyor. Valilikler, belediyeler, vakıflar, dernekler, büyük iş yerleri, sivil vatandaş ve devletimizin ilgili her kurum ve kuruluşu ellerindeki tüm malzemeler ile sahada bir birliktelik ve seferberlik ruhu içerisinde yangınlara müdahale ediyor.

Yaz aylarında ülkenin yangın iklimine girmesiyle normal seyrinde geçtiğimiz yıllarda irili ufaklı farklı zamanlarda 1000’e yakın yangını ormanın kahramanları ruhumuz bile duymadan söndürüyordu. Bu sene ise aynı anda 223 farklı noktadan birileri ormanlarımızı yaktı. Eğer normal seyrinde bir yangın olsaydı yine müdahale edilir ve bu boyutlara ulaşmadan önüne geçilirdi. Bilinçli olarak yapılan bu saldırılara hemen müdahale edilmesine rağmen farklı bölgelerden birden fazla alanda başlatılan ve hızla yayılan yangınları söndürmek için gece gündüz çalışma yapılıyor.

Dostlar bu yangınları çıkaranlar kimler?

Kendilerine ateşin çocukları adını veren ama kimin çocuğu oldukları belli olmayan sapkın ve tehlikeli bir güruh yangınların çıktığı ilk günlerde bu yangınları üstlenerek ülkenin bu zor günlerinde ön plana çıkmaya çalıştılar. Bazı yangın bölgelerinde torpil, molotof ve yanıcı maddelerin bulunması ve bir orman yangınının ardından yakalanan birinin olmasına rağmen henüz bu konuda olayın sıcaklığını koruduğu şu günlerde devlet kanadından net bir açıklama yapılmadı. Bunun yanında diğer ülkelerde çıkan bazı yangınları da yine bunların diğer ülke versiyonları olan teröristler üstlendi. Bunlar küreselcilerin beslediği en büyük maşa değiller mi zaten. Peki, bunu üstlendikleri günün gecesinde ajanslar birden bire herkese “Help Turkey” başlığı altında aynı yayını neden yaptırdı? 

Help Turkey “Global Call” adı altında bir kampanya başlatıldı. Yabancı dilde diğer ülkelere yalvaran twitler atıldı. Bu bizi küresel çapta zayıf, aciz, yönetilemeyen ve acil müdahale edilmesi gereken bir vatanmış gibi gösteren tuzaklardan biriydi. Almanya’da 176 kişinin hayatını kaybettiği sel felaketini gördük 15-20 gün önce. Almanya hükümeti sel afetinin olduğu noktalara giremedi. Buna rağmen dünyaya seslenmediler, bizi kurtarın demediler. Devletlerin kendi aralarında bir iletişimi, diplomasisi vardır. Sosyal medya üzerinden bizi çağırıyorlar diyerek uçaklarıyla gelip kimse bize yardım etmez. Kurtuluş mücadelesinde Atatürk ülke işgal edilirken, her tarafı yangın yerine dönmüşken bir kişiye çağrıda bulundu mu? Gelin bizi kurtarın diye seslendi mi? Şu an dünyanın yaklaşık 40 ülkesinde ormanlar yakılıyor. Bunun Kasım ayında yapılacak “Dünya İklim Sözleşmesi” ile olan bağını da araştırmak lazım! Dikkatinizi çekmek istediğim bir diğer husus da Küreselcilerin iklim silahını kullanarak sadece Türkiye değil, diğer ulus devletleri de etkisizleştirmek, yetersiz görüntüsü vermek istemeleridir. Tek dünya devleti hayallerinin olduğu bir zamanda yerel çözümlerin artık geçersiz olduğu fikrini zihinlerimize işlemek istiyorlar. Avrupa Orman Yangını Bilgi Sistemi’ne göre; 2021 yılında 43 ülkede toplamda 1.831 orman yangını meydana gelirken, 433 bin 700 hektarlık alan yandı. 2014 yılında Kanada’da çıkan yangın 4 ay içerisinde kontrol altına alınabildi ve 35 milyon dönüm alan yandı. 2016’da yine Kanada’da 2 ay süren yangınlarda 5.9 milyon dönüm alan harap oldu. 2019 yılında Brezilya’da 10 ay süren ve yağmurlar sayesinde söndürülebilen Amazon Yangınlarında 40 milyon dönüm yandı. 2019-2020 yıllarında 8 ay süren Avusturalya Orman Yangınlarında 186 milyon dönüm alan yandı. 2021 yılında ABD’de 13 eyaletinde 1 ay süren yangınlarda 1.7 milyon dönüm alan yandı. 2021 yılında Rusya Sibirya Yangınında 1 ay içerisinde 15 milyon dönüm alan yandı. Bu ülkelerin hepsi mi güçsüz, hepsi mi çaresiz, yeterli uçağı, helikopteri, yangınları söndürecek güçleri yok muydu? Biz Çanakkale’de bile mermisi tükenince aman dilememiş, mermisi varmış gibi siperde ateş eden bir milletin torunuyuz. Daha düne kadar bizi bir karış suda boğacak devletler mi bize yardım edecek? Güldürmeyin beni dostlar. Bakın Ortadoğu’ya… Hepsine demokrasi ve yardım götürdüler dimi? #helpturkey çağrısının başlamasının ardından buraya tweet atan ve çağrıda bulunan vatandaşlarımızın art niyetli olmadığını, sosyal medyada gördükleri bu çağrıya iyi niyetli biçimde dâhil olduklarına eminim. Hiç birinin amacı ülkemizi küçük düşürmek ya da başka bir kirli amaç değil. Bu tweet furyasına masumane amaçlarla sonradan dâhil olarak tweet atan insanların tek amacı yangınların ivedilik ile söndürülmesi. Lakin perdenin arkası/olayın iç yüzünü onlar bilmese de bir kurgudan ibaret. #helpturkey çalışmasının yoğunluk kazandığı ülkeler; İngiltere, Amerika ve Birleşik Arap Emirlikleri… Bu ülkelerin bugüne kadar hangi ülkeye/millete bir faydası oldu? Nitekim sizin çağrınıza bu ülkeler tweet atar ama yardıma Azerbaycan, Katar, İspanya, Rusya, Ukrayna gibi devlet eliyle yardım görüşmesi yapılan ülkeler gelir. 

Bu süreçte tüm benliğimiz ile haberleri takip ettik, dualar ettik, imkânlarımız ölçüsünde yardım etmeye çalıştık. Elbette tüm bunları yaparken resmi açıklamaların yanında sosyal medya üzerinden her kafadan bir ses çıktığını, doğru yalan birçok haberin hızla yayıldığına şahit olduk. Birileri yayın yapıp devlet yok, helikopter yok, uçak yok derken alanda havadan karadan çok büyük mücadeleler yapılıyor, helikopterler neredeyse hiç durmuyor, dakikada aynı noktaya dört atış yaptıklarına şahit oldum diyenleri okuduk… 

Bir veterinerin ağlayarak haykırışına şahit olduk… Hayvanları kurtarmaya, tedavi etmeye çalışan kahramanlara şahit olduk… En çok da bu acıttı canlarımızı. Evler yandı, yapılır. Ağaçlar yandı, dikilir. Beni, bizleri üzen bunlar değil. Ormanlardaki hayvanlar, besi hayvanları ve tabi ki kahraman insanlarımızın kaybı… İşte bunlar onarılamaz… Bunun dönüşü yok. Yiten canlarımızın dönüşü yok… Bunun yanında mimari harikası taş evler, hatıralar, anılar… Her şeye rağmen inancımız tüm hainliklerden büyük. Bu kara bulutların dağıldığını göreceğiz. Gün gelecek yanan yerlerde hep beraber yeşereceğiz…

Asıl mesele birlik olabilmek. Ülkemiz felaketler ile boğuşur iken; felaketlerden daha vahim olan insanlarımızın birbirine karşı olan saldırgan tavırlarını görmek, işitmek, hatta yaşamak. Herkes acısını farklı şekilde yaşarken; kimsenin acısına inanmamak, suçlamak ve klavye delikanlıcılığı oynamak adet güzel ülkemde. Allah’a sığındık dua ediyoruz diyorsunuz, bu işler duayla mı olur nerde yetkililer diyorlar. Nerde yetkililer deseniz, vatan haini misin diyorlar. Teröristler yapmış diyorsunuz, suçu PKK’ya atıyorsunuz, otel yapmak için hep bunlar, diyorlar. Doğayı kirlettiğimiz için oluyor diyorsunuz, PKK’yı mı savunuyorsun, onlar yaptı diyorlar. Yardımım dokunsun fidan bağışı yapayım diyorsunuz, senin bağışladığın fidan mı kurtaracak sen kendini doğasever mi sanıyorsun diyorlar. Yas tutuyorsunuz paylaşım yapmıyorsunuz, öyle kuru kuru yas tutulmaz diyorlar. Tatile devam ediyorsunuz, ekonomi canlansın o bölgede diyorsunuz, vicdansızsın nasıl bu durumda tatil yaparsın diyorlar. Yurt dışındaki Türkler üzüntüsünü dile getiriyor öyle dışardan konuşmakla olmaz senin laf söylemeye hakkın yok diyorlar. Yardım topluyorsunuz, şov yapıyor diyorlar. Toplamıyorsunuz, hiçbir şey yapmıyorsun diyorlar. Deeerler deeerler diye bir fıkra var ya aynen öyle işte güzel ülkemin insanları…

Aslında hepimiz aynı geminin yolcularıyız ve bu memleket BİZİM, HEPİMİZİN…

Başka bir dünya, başka bir Türkiye YOK!

Musibetler bizi birbirimize düşman etmemeli, bilakis her türlü farklılığı bir tarafa bırakıp ortak hareket edebilmeliyiz. Yanan biziz, ah bunu bir görebilsek… Ne yazık ki bütün teröristlerin öyle ya da böyle toplumu terörle infiale sokmada en büyük yardımcıları farklı kesimlerin trollerinin kutuplaştırıcı/ötekileştirici söylemleri… Bu ayrıştırıcılığı yapanların ve dezenformasyon çalışmalarını yürütenlerin korkarım ki yangını çok daha büyük olacak. Nitekim sosyal medya da bu çirkin söylemler süredursun, saha da biriz, beraberiz, omuz omuzayız çok şükür… Bir olimpiyat madalyası güzel ülkemin her ferdini sevindiriyorsa, yanan her bir ağaç ciğerlerimizi yakıyorsa umut vardır azizim…

Yara ve yanık kremleri 25 liradan 49 liraya yükseldi diye haber ilişti gözüme Kanal D de. Bunu görünce içinden çığlık atmak geliyor insanın, inanıyor bir an olsun. Sonra biraz araştırınca bir kaç eczacı ile konuşunca bunun yalan haber olduğunu öğrendim. Eczanelerde ilacın fiyatı sabitmiş ve her sene Şubat ayında Sağlık Bakanlığı tarafından İlaç Fiyat Kararnamesiyle belirlenirmiş meğer. Benim gibi bilmeyen kim bilir kaç insan bu haberi gördüğünde öfkelendi? Diyeceğim o ki dostlar sadece tek bir haber kanalından değil, farklı kanallardan farklı insanlardan, araştırarak soruşturarak imkânınız var ise gerekirse afet bölgesine giderek yani taşın altına elinizi koyarak karar verin doğruya yanlışa. Yalanı ve gerçeği ayırt etmek için bu şart günümüzde. Dezenformasyonun öyle yoğun olduğu zamanlardan geçiyoruz ki. Gözünüzle gördüğünüzün bile yalan olduğuna ikna etmek için türlü taklalar atıyorlar. Diyeceğim o ki bilginin kaynağına inmek önemli azizim…

Yağmurun yağmasını hiç bu kadar istememiştim belki de… Bu satırları yazalı günler oldu. Ve nihayet Metin Uca’nın “Türkiye’de yaşayan herkes bilir ki Ağustos’ta Antalya’ya yağmur yağmaz. Duaya değil, bilime inanın.” Tweetini yazıp silmesine rağmen; belki de bilimi de Allah’ın yaratması sebebiyle Cumartesi ve Pazar günleri çokça dua ettiğimiz ve hasretle beklediğimiz yağmurlara kavuştuk.

Bazen kendimi 5 milyar yıllık dizinin son bölümlerinde gibi hissediyorum… “Her yeri saran ateş”… Güneş ne zaman batıdan doğacak diye bekliyorum… Kafama takılan bir diğer konu da “The Economist” ve “Time” dergilerinde Nisan sayısında yangınlardan önce kibrit tutan el ve haritada yakılan yerlerin olduğu kapak… Gözümün önünden gitmiyor bu görseller… NATO’nun yangın haritası… Çinin yapay güneşi ve doğurabileceği sonuçlar… Yangınlara sebep olduğu iddia edilen 5G teknolojisi… Yakın bir arkadaşımın Datça Akbük de ağaç altlarından bizzat topladığı ve görselini paylaştığı kolay yanacak, birbirlerini takip edecek yangın silsilesini başlatacak şekilde dizayn edilen torpiller. Türkiye’ye yardıma gelen ülkelerde ardı sıra çıkan yangınlar… 

Biz birlik beraberlik içinde bu yaraları sarmalıyız. Yeşilin, mavinin, kurdun, kuzunun; ülkesi, rengi, davası olmaz… Ne kadar orman yandıysa fazlasını dikerek evlatlarımıza yeşil bir Türkiye/dünya bırakabilmek için çalışmalıyız. Ben, o, bu, şu biz düşman değiliz. Bizler aynı toprağın çocuklarıyız. Belki aynı mahallede büyüdük, belki aynı okulun bahçesinde oynadık, gün geldi düştük birbirimizi kaldırdık. Herkes gider, biz kalırız. Senin yaranı ben sararım, sen bana omuz verirsin. Biliyorum… Bunu unutturmaya çalışanlara inat bundan eminim. Biz güzel çocuklarız… İlkokulda kurşun kalemimizi ortadan ikiye bölüp kullandık, şimdi kutuplaştırdıkları sınıf arkadaşlarımızla… Hiç muz götürmedik okula, çantamızdaki beslenmeyi paylaştık birlikte… Hiç tanımadığımız birinin mezarından geçerken dua eder, günahlarını affet deriz… Kapıya geleni çevirmeyiz, müşkül birini görünce durup yardım ederiz…

Biz düşman değiliz!

Böyle büyümedik, mayamızda, toprağımızda, kültürümüzde yok bir kere…

Acımız da, sevincimiz de bir. Dört yanımızı düşmanın çevrelediği şu günlerde başka da çaremiz yok. Gün birlik olma günü… Sağcısı, Solcusu, Müslümanı, Hristiyan’ı, Türkü, Kürdü, Laz’ı, Çerkez’i ve daha niceleri hepimiz bir arada çalışmalıyız. Nitekim öyle de yapıyoruz. Ayrım yapmaksızın canını dişine katarak yangını söndüremesek de safımız belli olsun diyen tüm karıncalara minnet borçluyuz. 25 yaşında yangınla mücadele edenlere su taşıyan Şahin Akdemir kardeşim; Eren gibi, Yasin Börü gibi seni de asla unutmayacağız. Ormanın Kahramanları 8 şehidimiz yattığınız yer cennet olsun bu vatan size minnettar…

Her şey yeniden güzelleşecek bu topraklarda inşallah… 

Yorumlar (4)

Sezen Erol 3 Yıl Önce

Yeşim hanım kaleminize sağlık... Tek solukta okudum yazınızı. İçimizden geçenlere tercüman olmuşsunuz. Sizi daha sık okumak istiyoruz. Lütfen daha çok yazı yazın...

Mahmut Taşbaş 3 Yıl Önce

Yeşim hanım gündemi olduğu gibi tarafsız bir biçimde değerlendirmeniz ve samimi üslubunuz için teşekkür ederiz. İnsanlar önyargılarından kurtulanilse dediğiniz gibi her şey daha güzel olacak...

Derya Ayhan 3 Yıl Önce

Yeniden yeşertecegiz insAllah Yeşim hanım. Kaleminize emeğinize sağlık..

Meryem Umut 3 Yıl Önce

Muhteşem açıklamalar, yorum ve anlatım için çok teşekkür ederiz yangınlar hakkında bir şey bilmiyormuşum bilgilendim bakış açım değişti bizler birlik beraberlik ıçinde oldukca yurdum tekrar küllerinden doğacak yeşerecek

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.