Medya Midas

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu basiretsizliktir!

SİYASET

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan açıklamalarda bulundu...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV'de açıklamalarda bulundu... Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bu kar yağışını bir bereket olarak görüyorum. Asla bir felaket olarak telakki etmiyorum. Kar yağışını engellemek elimizde değil, ama gerekli tedbirleri almak elimizde. Burada idareyi elinde tutan kimse gerekli tedbirleri almak durumda.”

“İstanbul'a yakışmayacak görüntüler ortaya çıktı. Bu basiretsizliktir.”

“Bu tam anlamıyla basiretsizliktir. Siz kar yağdıktan sonra tedbir alamazsınız. Kış mevsimine girerken tüm tedbirlerinizi almalısınız. Ne yazık ki daha önceki yürüyen uygulamaları bile devam ettiremeyen bir yönetimin elinde şuanda İstanbul.”

“İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılında 13 milyar 848 milyon lira Merkezi İdare’den pay alırken, bu rakam 2021’de 25 milyar 376 milyon liraya çıkmıştır.”

"Biz kimseyi engellemiyoruz. Onlar kendi becerisizlikleri neticesinde belediyeleri borç batağına sokmuştur."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Ne yazık ki daha önceki yürüyen uygulamaları bile devam ettiremeyen bir yönetimin elinde şuan da İstanbul. Biz İstanbul’umuzu kaderine terk edemeyiz. Nitekim çalışmaları koordine etmeleri için İçişleri Bakanım ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanımı hemen o gece İstanbul’a gönderdim” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Ülke genelinde yaşanan kar yağışı sonrasında İstanbul’da yaşanan görüntülerin sorulması üzerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bu kar yağışını bir bereket olarak görüyorum. Asla bir felaket olarak telakki etmiyorum. Zira kuraklığın ülkemizde hakikaten ciddi manada toprağımızı tehdit ettiği ve birçok yerlerde meyve, sebze gibi her şeyde sıkıntı yaşadığımız dönemleri geride bıraktık. Bütün tarımda yaşanan sıkıntılar ortada. Hep yağmur yağmur diye bekledik. Şimdi de kar yağışı gelince de farklı bir yaklaşım ortaya koymaya başladık. Kar yağışını engellemek elimizde değil. Ama karın sebep olduğu, özellikle ulaşım sıkıntılarına karşı gerekli tedbirleri almak elimizde. Burada idareyi elinde tutan kimse gerekli tüm tedbirleri almak durumunda. Ancak bu son kar yağışının etkileri anlamında maalesef özellikle İstanbul’a yakışmayacak görüntüler ortaya çıktı. Tabii İstanbul’da belediye başkanlığı yapmış bir insanım. İstanbul’un neresinde ne var, sıkıntılar nelerdir, nasıl oluyor, nasıl giderilir bunları da bilen birisiyim. Tabii, tuzlanmayan yollarda araçlar kilometrelerce kuyrukları oluşturursa herhalde bunun bir sorumlusu veya sorumluları vardır. Vatandaşlarımız saatlerce yollarda mahsur kaldı. Bunları ekranlarda izledik. Üstelik daha önceki yılların altında bir miktar kar yağışı söz konusuydu. Buna rağmen İstanbul’da bu sorun gereken yol tuzlama ve yol açma çalışmalarının yapılmamasından kaynaklandığını ilçe belediyelerinden de dinledik. Bunu yapmayanlar belli. Bu tam anlamıyla basiretsizliktir. Siz kar yağdıktan sonra tedbir alamazsınız. Kış mevsimine girerken tüm tedbirlerinizi almalısınız. Ne yazık ki daha önceki yürüyen uygulamaları bile devam ettiremeyen bir yönetimin elinde şuan da İstanbul. Biz İstanbul’umuzu kaderine terk edemeyiz. Nitekim çalışmaları koordine etmeleri için İçişleri Bakanım ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanımı hemen o gece İstanbul’a gönderdim. Süleyman Bey ve Adil Bey ile yaptığım görüşmeden sonra, ‘süratle siz İstanbul’a intikal etmelisiniz ve orada yerinden bu çalışmaları koordine etmelisiniz’ dedim.”


“Ben gece saat 03.00’e kadar işi takip ettim”
İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve ilgili diğer bakanlıkların yaşanan kar yağışları sonrasında aktif bir şekilde görev alanlarında hemen gerekli çalışmalara başladıklarına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Karayolları Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü ile koordineli olarak değişen hava şartlarına göre sorumluluğunda bulunan yol ağında gerekli önlemleri aldılar. 2021-2022 yılı kış programı toplam 68 bin 960 kilometre yol ağımızda uygulanıyor. Kar ve buz ile çalışma programımız bu programa göre yapılıyor. Bu çalışmalar yurt genelinde 446 karla mücadele merkezinde gerçekleştiriliyor. 10 bin 916 makine ve ekipman, 12 bin 645 personel görev yapıyor. Siz kalkar da belediyenizde vesaire insanları dışarı döker, onların yerine İstanbul’u hiç tanımayan bilmeyen insanları, belediyeye boca ederseniz işte böyle sıkışır kalırsınız. Güzergah analizi, karla mücadele çalışmaları, açılan kapanan yollar ve anlık trafik kameralar ile takip ediliyor. Bu son yağış ile ayrıca yolda kalan araçlara, KGM, AFAD, Kızılay ve Valilikler ile koordineli müdahale edilerek insani ihtiyaçların da karşılanması sağlandı. Ben mesela gece saat 03.00’e kadar işi takip ettim. Sürekli arkadaşlarım ile irtibat halinde oldum ve karayollarındaki çalışmaları da bizzat kendileri ile koordine ederek izledim. Sağ olsun arkadaşlarımızın da İstanbul’a vararak ve orada bizzat işin başında durarak çalışmaları takip etmeleri bizleri rahatlattı” şeklinde konuştu.

"Konunun hükümet ile de bir ilgisi yok"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Cumhurbaşkanı, CHP’li Belediyelerin projelerini engelliyor iddiası koskoca bir yalandır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı, sadece belediye yatırımlarının finansmanında kullanılacak dış kredilerin değerlendirmesini yapar. Yurtiçi borçlanma veya kendi kredileri ile proje üretmek isteyen belediyeler bunun kararını kendileri verir. Konunun hükümet ile de bir ilgisi yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Muhalefet belediyelerince, projelerinin hükümet tarafından engellendiği iddialarının sorulması üzerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Ortada doğru olmayan ifadeler var. Yani söylemek istemem ama bir ‘yalan’ söz konusu. Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi kalkıp Cumhurbaşkanlığı veya Plan Bütçe Başkanlığı’ndan talepte bulunur ve bu talebin tüm teknik incelemeleri vesaire yapılır ve gereken karar alınır. Tabi bunların da ödenme süreçleri bellidir. Şehirlerine hizmet etmek gibi bir dertleri, gayretleri, kabiliyetleri olmayanlar ne diyor? ‘Engelleniyoruz’. Söyledikleri şey bu. Şimdi burada tüm milletime böyle bir şeyin olmadığını somut rakamlar ile anlatmak istiyorum. Milletim bunları bilsin. İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere muhalefet belediyelerine genel bütçeden aktarılan paylar 2019 yılından bu yana aşağı yukarı 2 kat artırılmıştır. AK Parti’ye, Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve diğer partilere mensup belediyelerin gelirlerinde yapılan artış aynı orandadır. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesi 2019 yılında 13 milyar 848 milyon lira Merkezi İdare’den pay alırken, bu rakam 2021’de 25 milyar 376 milyon liraya çıkmıştır. Düşmüş mü, artmış mı? Aynı dönemde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin payı 4 milyar 606 milyon liradan 8 milyar 304 milyon liraya, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin payı ise 4 milyar 564 milyon liradan 7 milyar 274 milyon liraya yükselmiştir. Mukayese olması açısından benzer rakamlarda genel bütçe payı alan AK Parti’li ve CHP’li iki belediyeyi burada ayrıca karşılaştırmak istiyorum. AK Parti’li Samsun Büyükşehir Belediyesi 2019’da 673 milyon lira, CHP’li Tekirdağ Belediyesi 697 milyon lira genel bütçe payı alırken, bu rakam 2021’de Samsun’da 1 milyar 178 milyon liraya, Tekirdağ’da 1 milyar 204 milyon liraya çıkmıştır. Üstelik Samsun’un nüfusu 1 milyon 360 bin, Tekirdağ’ın nüfusu 1 milyon 80 bindir. Tekirdağ’ın nüfusu daha az. Yani Samsun 280 bin fazla nüfusa sahip olduğu halde bu rakamlar ortaya çıkıyor. Görüldüğü gibi mesele genel bütçeden alınan payın adaletsiz veya haksız dağıtımı değildir.”


“Cumhurbaşkanı, CHP’li Belediyelerin projelerini engelliyor iddiası koskoca bir yalandır”
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, belediye yönetimlerinin kendi kredileri ve yurtiçi krediler ile yapacakları yatırımda ve projede kendi kararlarını kendilerinin verdiklerini vurgulayarak şunları söyledi:
“Cumhurbaşkanı, CHP’li Belediyelerin projelerini engelliyor iddiası koskoca bir yalandır. Çünkü Cumhurbaşkanlığı, sadece belediye yatırımlarının finansmanında kullanılacak dış kredilerin değerlendirmesini yapar. Yurtiçi borçlanma veya kendi kredileri ile proje üretmek isteyen belediyeler bunun kararını kendileri verir. Konunun hükümet ile de bir ilgisi yoktur. Yani iş yapmak istiyorsanız, kimse sizin önünüzü kesemez. Ne Cumhurbaşkanlığı, ne AK Parti engel olmaz, olamaz. Bununla ilgili somut rakamları da ayrıca vereyim. Vatandaşlarım bunları bilsin. Örneğin İstanbul’da 2014-2019 arasındaki dönemde Büyükşehir Belediye Meclisine 22 borçlanma dosyası gelmiş, CHP bunun 20’sine hayır oyu vermiştir. CHP’nin hayır oyu verdiği borçlanma dosyalarının arasında İstanbul’da şuan da işleyen ve yapılmakta olan tüm metro projeleri de vardır. Buna karşılık 2019-2021 döneminde aynı mecliste CHP yönetimi 50 borçlanma dosyası getirmiş, AK Parti grubu bunun sadece 1’ine hayır oyu kullanmıştır. Gerçekten ayakları yere sağlam basan, gerekli idari ve teknik hazırlıkları tekemmül ettirilmiş hiçbir proje belediye hangi partiye ait olursa olsun finansman sorunu yaşamaz. Siz avam proje ile ortada gerçek bir proje olmadan sadece niyetle dış borçlanmaya çıkarsanız elbette sonuç alamazsınız. CHP’li olsanız da alamazsınız, AK Parti’li olsanız da alamazsınız. Yani burada mesel parti değil. Kanun meselesidir, usul meselesidir, ülkenin ve şehrin imkanlarını doğru kullanma meselesidir. Vatandaşlarımızın şu gerçeği özellikle bilmesini istiyorum. Biz kimseyi engellemiyoruz. Onlar kendi becerisizlikleri, kendi kötü yönetimleri, kendi yanlış tercihleri sebebiyle belediyeleri borç batağına sokmuştur. Bunların kendi partileri içinde iktidar kavgası vermekten başka maharetleri de yoktur. Bunların ülkenin ve milletin geleceği için herhangi bir vizyonları projeleri hatta böyle bir dertleri de yoktur. Dolayısıyla bunlardan eser ve hizmet beklemek beyhude gayrettir. Biz Marmaray’ı yaparken bizim önümüze yine kim çıktı biliyor musunuz? Bu CHP zihniyeti çıktı ve biz 3-4 yıl önce Marmaray’ı bitirecekken bu CHP zihniyetinden dolayı, bu gecikme ile bitirdik. Biz Marmaray’ı ücretsiz yapacağız dedik ve Marmaray vatandaşları o gece ücretsiz taşıdı. İşte böyle bir zamanda Marmaray insanımıza nasıl fırsat sağlıyor çok açık net ortada.”

"Devraldığımız döneme geri dönmüştür"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Batılı kredi değerlendirme kuruluşları, CHP’li İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediye’lerini finansal sıkıntılar sebebi ile ‘riskli’ kategoriye almıştır. Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta 1994 yılında bizim devraldığımız döneme geri dönmüştür” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Belediyelerin gelirlerinin bir buçuk katı kadar borçlanması gerektiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde ise bu oranın aşıldığı iddialarının sorulması üzerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Büyükşehir belediyeleri bütçe gelirlerinin en fazla bir buçuk katı kadar borçlanabilir. Bu işin teknik boyutu ve bu yeni değil. 2005 yılından beri var. Burada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Mart 2019’daki borç tutarı 28 buçuk milyar liraydı, üstelik bunun 6 milyar lirası kendi kurumları ile arasındaki borç-alacak ilişkisinden, yani fiili değil, bilanço borcundan oluşuyordu. Bir cebinden al, öbür cebine koy. Müteahhitlere yani devam eden borçta 5,2 milyar liraydı. Kalan 17,3 milyar liralık borç ise vadesi 30 yıla yayılmış ve çok uygun şartlarda alınmış borçlardı. Halbuki kanuna göre borç limitinin, gelirinin yüzde 150’sini yani 32,3 milyar lirayı geçmemesi gerekiyordu. 2022 için öngörülen borçlanmalar ile bu rakam 73 milyar liranın üzerine çıkacaktır. Peki neden böyle bir tablo ortaya çıktı? 2018 yılında İstanbul Büyükşehir’de belediye öz gelirlerinin toplam gelirlere oranı yüzde 32 seviyesinde iken bu oran 2020’de yüzde 14’e gerilemiştir. Bununla paralel şekilde merkezi idareden gelen kaynak 2018 yılında toplam gelirlerin yüzde 68’ini, bu oran 2020’de yüzde 86’ya yükselmiştir. Daha açık bir ifade ile İstanbul’da beceriksiz ve liyakatsiz yönetim sebebi ile belediyenin öz gelirleri yok edilmiş, giderlerin tamamı merkezi yönetimden gelen para ile karşılanmaya çalışılmıştır. Böyle olunca da işler tıkanmaya başlamış, Belediye hızla borç batağına saplanmıştır. Bilindiği gibi Batılı kredi değerlendirme kuruluşları, CHP’li İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediye’lerini finansal sıkıntılar sebebi ile ‘riskli’ kategoriye almıştır. Maalesef İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta 1994 yılında bizim devraldığımız döneme geri dönmüştür. Rabbim 2024’e kadar İstanbul halkının yardımcısı olsun. Biz hükümet olarak kendi sorumluluk alanımızda, ilçelerde de AK Parti Belediyeleri olarak kendi sınırlarımız içinde İstanbul’a hak ettiği hizmetleri vermeyi sürdüreceğiz.”


“Bizim İran’a falan bir borcumuz kesinlikle söz konusu değil”
İran’ın Türkiye’ye enerji akışını kesmesi hakkındaki gelişmelerdeki son durumun sorulması üzerine de cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bir kere İstanbul Büyükşehir Belediyesi değiliz. Bizim İran’a falan bir borcumuz kesinlikle söz konusu değil. Tam aksine bu iddialar yalandır ve Cumhurbaşkanı İbrahim Bey ile yaptığım görüşmede de kendilerine söyledim. Onlar bir arızadan ötürü bu işi 10 gün 15 gün erteleme durumumuz olacak dediler. Biz kendilerine daha önceden bu işin Haziran’a kadar ertelemek suretiyle, eğer bu gaz akışı devam ederse biz de bu sert geçen kışı daha rahat şartlarda atlatırız dedik. Tabi şuan İran’da da kış şartları çok sert, onlar da bundan dolayı bir sıkıntıları olduğunu bana ifade etti. Bütün bunlar ile beraber, ‘en kötü şartlarda bir 10 gün burada eğer esneme yaparsak bu süreci atlatırız’ dedi Sayın Cumhurbaşkanı. Bu arada da tabii Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızdan bir ekibi gönderdik. Ayrıca BOTAŞ’tan bir ekip orada. Onlar da görüşmelerini yapıyor, öyle zannediyorum ki, fevkalade bir durum olmadan 10 gün bilemediniz 15 gün içerisinde tekrar bu doğalgaz akışı devam edecek. Tabi ki tedbirlerimiz var. Biliyorsunuz Tuz Gölü’nün altında bir depolama çalışmamız, bunun yanında gemilerimiz ile gelen doğalgazlarımız var. Bunlarla beraber gaz akışının sağlanması da gerçekleşecek ve kış ortasında vatandaşımızı birinci derecede korumak durumundayız” şeklinde konuştu.

"Bunu söylemeye mecburum"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Vatandaşlarıma sesleniyorum; diyorum ki kamu bankalarına gidin. Kamu bankalarına gitmek suretiyle de böyle bir sömürü çarkı içerisine girmeyin. Kamu bankaları bu konuda hassas. Vatandaşını kesinlikle yüksek faizle sömürme gibi bir gayretin içerisine giremez. Bundan rahatsız olacak özel sektör bankaları biliyorum. Ama bunu söylemeye mecburum” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı televizyon programında basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Elektrik faturalarındaki kademeli fiyatlandırma konusunun sorulması üzerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
“Salgın koşulları nedeniyle alınmış tedbir. Dünyada elektrik üretiminin ana hammaddelerinden olan kömür fiyatlarında 5 kat, doğalgaz fiyatlarında 10 kat artışlar söz konusu. Enerji piyasalarının sürdürebilirliği için zorunlu miktar kadar bir düzenleme yapılmış olmakla birlikte fiyatlarda sübvansiyon hala mevcuttur. 2021 yılında vatandaşlarımızın elektrik faturalarında yüzde 50, doğalgaz faturalarında ise yüzde 75 oranda devletimiz sübvansiyona gitmiştir. Böylece toplamda 100 milyar lirayı bulan maliyeti devletimiz sübvanse ederek karşıladı ve tarifelere de bunu yansıtmadı. 2022 yılında benzer sübvansiyonlar yine devam edecektir. Ayrıca bir konut abonesinin aylık elektrik ve doğalgaz faturası için ödediği toplam tutar 2002 yılında net asgari ücretin yüzde 47'sini oluşturuyordu. Aynı miktardaki tüketim için bu oran 2022'de yüzde 12,9 seviyelerine düştü. Kademeli tarife Türkiye'deki hanelerin ortalama elektrik tüketimleri hesaplanarak 150 kilovat saat olarak belirlendi. 2021 yılı verilerine göre ülkemizdeki konutlarda ortalama tüketim aylık 134 kilovat saat olarak gerçekleşti. Aylık 150 kilovat saatlik tüketim düşük tarifeden, 150 kilovat saati aşan tüketimler daha yüksek faturalandırılıyor. Aylık 150 kilovat saat miktarı; 1 ay 30 gün varsayılarak günlük 5 kilovat saatin 30 güne tekabül eden miktarından hareketle oluşuyor. Kademeli tarifenin amacı şu; elektriğin verimli kullanımını teşvik etmek. Dar gelirli vatandaşların kullandığı elektriğin sübvanse edilmesini sağlamak, uygulama yeni başladı. Önümüzdeki günlerde kullanım verileri de takip edilecek.”

“Bu model ile birlikte ülkemiz daha güçlü hale gelecek, ekonomimiz olası spekülatif ve manipülatif müdahalelerden daha az etkilenecektir”
Faiz politikası hakkında atılacak adımların ve yol haritasının sorulması üzerine cevap veren Erdoğan, “Uyguladığımız akılcı politikalarla kamu maliyesi, bankacılık sektöründe ciddi kazanımlar ve güçlü bir duruş elde ettik. Bunun yanında faiz oranlarında tarihi düşük seviyeleri yakalama başarısını göstermiştik. Türkiye 2013 yılında tarihinin en düşük faiz ortamını yakaladı. Bir dizi iç ve dış olumsuz gelişmeyle bu süreç kesintiye uğradı. Son 20 yılda altyapı yatırımlarında önemli mesafeler kat ettik. Doğrudan yatırımları destekleyen güçlü bir teşvik sistemine sahibiz. Ülkemizde iş yapma ortamının geliştirilmesi için devrim niteliğinde adımlar atıldı. Üretim odaklı ihracat ve istihdamı arttırmak hep önceliğimiz oldu. Bütün bunlar yeni modelimizin uygulanmasına yönelik uygun zemini hazırladı. Nihai amacımız olan dengeli ve sürdürülebilir büyümeye kesinlikle ulaşacağız. Dengeli büyüme, büyüme kompozisyonunun dış talep lehine iyileştirildiğine dair bir görünümü ifade ediyor. Sürdürebilir büyüme ise makro dengelerin korunduğu büyüme çerçevesine işaret ediyor. Yüksek faiz ortamının orta-uzun vadede kırılganlık oluşturduğu aşikar. Bu ortamda kaynaklarımız üretime gitmiyor. Bu da ekonomik olarak güçlenmek isteyen ülkemizin gelişmesine ket vuruyor. Biz bu sebeple düşük faiz ortamında kaynaklarımızı üretim, istihdam, ihracat ve büyüme olarak kullanmak istiyoruz. Biz önümüzdeki döneme çok iyimser bakıyoruz. Son dönemde döviz kurlarındaki istikrarlı seyir, bu iyimser bakışımızı da destekliyor. Kamusal kaynakları ve banka kredilerini etkin ve verimli şekilde üretimin arttırılması için kullanarak bu mücadelede başarılı olacağımıza inanıyorum. Bu model ile birlikte ülkemiz daha güçlü hale gelecek, ekonomimiz olası spekülatif ve manipülatif müdahalelerden daha az etkilenecektir. Bundan eminiz” şeklinde konuştu.
“Vatandaşlarıma sesleniyorum; diyorum ki kamu bankalarına gidin”
Merkez Bankası politika faizi ile bankaların uyguladığı faiz arasındaki makasın açıklığının sorulması üzerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:
“Bu makas özellikle de özel bankaların bu konuda hala sömürü çarkını devam ettirme gayretinin olduğunu görüyoruz. Vatandaşlarıma sesleniyorum; diyorum ki kamu bankalarına gidin. Kamu bankalarına gitmek suretiyle de böyle bir sömürü çarkı içerisine girmeyin. Kamu bankaları bu konuda hassas. Vatandaşını kesinlikle yüksek faizle sömürme gibi bir gayretin içerisine giremez. Bundan rahatsız olacak özel sektör bankaları biliyorum. Ama bunu söylemeye mecburum. Biz bu ülkede tüketim ekonomisine destek vereceksek, sömürü yoluyla değil vatandaş temin ettiği kredisini gelsin sizinle de kullansın. Ama siz böyle yaparsanız gideceği yer neresidir? Uygun krediyi veren kamu bankasıdır. Oralar vasıtasıyla, konut kredisi mi, araç kredisi mi, onları da buradan temin edecek. Faizden medet umulmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla ile büyüme kararımızı her zaman açıklıyorum. Bankalarımızın bu yaklaşımı benimsemeleri çok önemli. Benimsemedikleri takdirde bizim de mücadelemiz devam edecektir.”

“Enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak, enflasyonun olumsuz etkilerini vatandaşlarımıza asgari düzeyde yansıtmak amacıyla gerekli adımlar atılıyor”
Enflasyon ile mücadele kapsamında atılacak adımların atılması üzerine cevap veren Erdoğan, “Küresel enerji ve emtia fiyatlarında ciddi bir artış yaşandı. Uluslararası taşımacılık faaliyetlerinde, navlun fiyatlarında yükselişler oldu. Küresel tedarik zincirindeki bozulmalar açık ve net ortada. Bütün bunlar ile beraber girdi maliyetlerinde yine önemli artışlar oldu. Bu durum tüm dünyada enflasyonist baskıları artırdı. Maliyet enflasyonuna yol açan bu gelişmeler diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de etkili oldu. Çoğunlukla dışsal ve geçici olan faktörlerin normalleşmesi ile birlikte yurt içi finansal piyasalarda bir dengelenme söz konusu. Dünyanın ekonomide en büyüğü Amerika, eğer enflasyonla mücadelede bu işi başaramıyorsa, batı ülkeleri bu işi başaramıyorsa, kendi ülkemizdeki şartlara da buna göre bakmamız lazım. Bu dengelenme 2022 enflasyon görünümüne, olumlu katkı sağlayacaktır. Enflasyonla mücadele önceliğimizdir. Enflasyon görünümündeki bozulmayı sınırlamak, enflasyonun olumsuz etkilerini vatandaşlarımıza asgari düzeyde yansıtmak amacıyla gerekli adımlar atılıyor. Bu adımları kararlı şekilde atarken de para ve maliye politikalarında güçlü bir koordinasyonumuz var. Rekabeti ve verimliliği arttırıcı yapısal politikaları da hayata geçiriyoruz. Bu yolla enflasyonun düşürülmesini hedefliyoruz. Bu kapsamda Fiyat İstikrarı Komitesi düzenli toplanıyor, fiyat hareketleri yakından izleniyor. Para politikası etkinliğinin sınırlı kaldığı arz şokları durumlarında da alınacak tedbirler bütüncül bir bakış açısıyla gözden geçiriliyor. Neticesini de bu şekilde alacağımıza inanıyorum” diye konuştu.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.