banner163

13.06.2021, 13:04

Cübbe doktora, neşter hukukçuya geçerse!

Pandemi dönemindeki akıl almaz, izahı olmaz, olsa da tutmaz açıklamaların bir yenisini avukat, yazar, akademisyen Ersan Şen ekledi.

Alman disiplini diye bir şey vardır. Aslında Alman disiplininin kuralı çok basittir. Herkes kendi görevini yapacak. 

Habertürk ekranlarına çıkan Ersan Şen programda: “Zorunlu aşıyı çıkartırsın, geçerli tıbbi mazereti olmayan herkese aşıyı zorla vurursun. Aşı olmamanın cezasını da 2 yıl, 3 yıl hatta 4 yıl hapis yaparsın” dedi.

İmam zortlayınca cemaat hoplarmış hani.

Ersan Şen uzmanı olduğu konu ile ilgili konuşmak yerine aynı ekranı paylaştığı Mehmet Ceyhan’a yaranmak için bu cümleleri kuruyor belli ki.

Evrensel İnsan Hakları gereği bir insanın bedeni dokunulmazdır. 

Bir hukuk profesörünün de bunları bilmemesi imkânsızdır. Bildiği halde bunları görmezden gelip, aksi zorba söylemlerde bulunarak bu durumun olurunu anlatmak ise; meslek ahlakının fazlasıyla dışındadır.

Ve bir hukukçu, akademiysen, yazar falan filan…

Böylesine sükseli unvanları isminden önce barındırma özelliğine sahip bir hukukçudan beklentilerim, onun oluruna bıraktığı esnaf ticaretinin dışındaydı halbuki.

Bir hukukçunun görevini öğretecek kişi ben değilim fakat benim bildiğim haklarımın çiğnenmesine önayak oluyorsa o zaman bazı şeyleri de hatırlatmak mecburiyetindeyim.

Bir hukukçu tıp bilimi ile sükse kazanmaya çalışmadan önce, genelgeler ile alınan tedbir kararlarının anayasaya ne kadar uygun olup olmadığını anlatması gerek.

Katı önerileri ile hem anayasayı hem de insan haklarını görmezden gelen bir hukukçudan adaleti sağlamasını nasıl bekleyeceğiz biz? 

Binlerce sayfalık ezberlenmesi zor, gördüğümüzde bile ağzımızın açık bir şekilde takdir ettiği hukuk kitaplarını yalayıp yutmuş bir insanın o sayfa aralarında yazan ve düzenin sağlanması adına, insanı korumak adına belirlenmiş maddeleri görmezden gelmesi ne büyük bir hüzündür.

Bir cerrah neşteri yanlış kullanırsa bir kişiyi, bir hukukçu neşterini yanlış kullanırsa bir sistemi yok eder.

Anayasa ve insan hakları görmezden geliniyor, aksi olan her şeyin dayatılması tavsiyesi veriliyor.

Üstelik bunu da bir hukuk profesörü dile getiriyor.

Sonra da hak, hukuk, adalet arayışına mı giriyoruz?

Bırakın bu samimiyetsiz işleri.

CHP’ye de dargınım açıkçası.

Hak, hukuk, adalet diyerek Ankara’dan İstanbul’a yola çıkan Kemal Kılıçdaroğlu ve ekibi bu konuda suskun.

Demek adalet denilen kavram da nezrinizde politikanın etimolojik anlam derinliğiyle aynı.

Bırakın tıpı tıpçılar yapsın. Aşı olun, olmak zorundasınız gibi argümanları onlar kullansın. 

Gerçi “modern tıp” safsatasıyla sorgulanamaz hale gelen bilimi sorgulayanları da anında “cahil” ilan eden modern bilim insanlarımızın da söylemleri ne kadar samimidir bilmiyorum…

George Orwell’in kitapları okullarımızda kaynak ders kitabı olarak okutulsaydı en azından; “hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar daha da eşittir” cümlesinin derinliğini, günümüzdeki öznelere daha rahat yerleştirirdik. 

Neyse…

Doğru konulara değinen, anayasaya bağlı kalan, insan haklarına bağlı kalan, insanın haklarını arayan bir savcının susturulduğu, anayasayı bilen, insan haklarını bilen ama bunları görmezden gelen hukukçuların da medyada olta attığı günlerde; benim hukukun üstünlüğü denilen kavrama olan inancım hala bitmedi.

Çünkü umut fakirin ekmeğidir.

Yakarsa da bu dünyayı garibanlar yakar. 

Ha bu arada, Papa’nın bugün bir açıklaması da oldu.

Aşı olmayan cennete giremeyecekmiş.

Hadi yine iyiyiz, biz kul hakkına girmek ile kurtardık. 

Adamların cennet kapısına zincir vurdular. 

Ne de olsa George Orwell çok haklı. Bazı hayvanlar gerçekten de evrende daha fazla eşit. 

Özellikle 666. çiftlikte olanlar. 
 

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@