10.08.2021, 10:59

Felaket yenilince elbette CHP de yenilmiş olmayacak

İddialı olacak biliyorum ama sanırım dünya ölçeğinde siyasi hayatta bizdeki muhalefetin tutumuna benzer tutumlara rastlanması zordur. "Sözün şehveti" tabirinde olduğu gibi ben artık bu tutumların çoğunun muhalefet etmenin şehvetinden kaynaklandığını düşünüyorum. Eğer bu tutumların geniş halk yığınları üzerindeki etkilerinin uzun vadede kâr mı zarar mı getireceği hesaplanmış olsa muhalefete kâr değil zarar getireceği görülecek ve o davranışlar sergilenmeyecek...

Sosyal medya yaygınlaşalı beri söylemlerin sandığa etkisi konusunda siyasetçileri yanlış yönlere sevkeder oldu. Çok cakalı bir argüman bulunup piyasaya sürüldüğünde zaten gönüllü bir fanatik taraftar grubu o argümanı paylaşıp yaymak ve yeniden üretmek için hazır bekliyor. O argümanlar binlerce hatta bazan milyonlarca  etkileşim alınca siyasiler sahte bir başarı duygusu yaşıyorlar. Fakat sosyal medya sandık demek değil. Sosyal medyanın piri olmayan geniş bir kesim seçmenin kanaatleri de öyle oluşmuyor...

Son olarak, yaygın ve uzun süre yaşadığımız yangınlar konusunda aklıma geldi ama neredeyse tüm sıkıntılı durumlarda muhalefetin muhalefet etme tarzının oy kazandırıcı değil, kaybettirici bir etkiye yol açtığını düşünüyorum. Olayın sıcaklığı ile muhalefetin durumun değerlendirmesini yapamadığını ama olay sonlanıp tablo aleyhlerine geliştiğinde şaşırdıklarını düşünüyorum...

Pandemi, ekonomik sıkıntı, deprem, yangın, dış askeri tehdit vs. ülkeyi sıkıntıya sokan, halkın moralini bozan bir durum geliştiğinde muhalefetin tavrı şablonik olarak şöyle oluyor;

Muhalefet, özellikle CHP olumsuz durum başlar başlamaz halk ile birlikte kaygılanmış, çok üzülmüş algısı yaratamıyor. Çok az bir süre sessiz kaldıktan hemen sonra hükümeti suçlamaya başlıyor. Olumsuz durum sürdükçe muhalefetin, özellikle CHP'nin eleştiri dozu artıyor... Ardından hükümet istifaya davet ediliyor. Ülkenin yönetilemez hale geldiği, ya erken seçime gidilmesi yada iktidarın kendilerine devredilmesi gerektiği söylemleri öne sürülüyor.

Muhalefet, felaketin şiddeti ve süresi uzadıkça istifa beklentisini daha sert dillendiriyor... Vatandaş felaketi sonlandırmak için mücadele ederken muhalefetin önceliği hükümetin istifası oluyor ve vatandaşla gündemi farklılaşmaya başlıyor. Felaketin sürmesi ve artması halinde hükümet daha da zor durumda kalacağı için sanki muhalefet felaket bitmesin istiyormuş gibi bir yanılsama yaşanmaya başlıyor.

Felaket-muhalefet ilişkisi öyle çarpıklaşıyor ki halk felaketi yendiğinde muhalefeti de yenecekmiş, felaket halkı yendiğinde muhalefet de halkı yenecekmiş gibi hissetmeye başlıyor...

Günün sonunda muhalefet çok yanlış bir yerde buluyor kendisini... Sanki felaketin yanında, halkın karşısındaymış gibi kalakalıyor... Nasıl böyle olduğunu da anlayamıyor... İşte ben anlattım... Bir değil, iki değil, defalardır yaşanıyor bu... Felaketlerden iktidar çıkarmaya çalışırsanız felaketin yanında, halkın karşısında gibi yanlış bir algılamadan kurtulamazsınız...

Samimi olarak söylüyorum, bu işi bilen insanlarla oturup bir değerlendirme yapsın muhalefet... Felaket zamanlarında tek bir söz söylemeden halkla birlikte felaketle mücadele etme yolunu seçmiş olsalar eminim oylarını daha çok arttırırlar...

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@