Bursa gezi rehberi - Bursa'da doğa tutkunları için en güzel rotalar

Bursa'da gezilecek yerler ve gezi rehberi... En güzel Bursa doğa yürüyüşü rotaları ve ziyaret edilmesi gereken yerleri...

GEZELİM 23.03.2022, 22:34 24.03.2022, 01:56
Bursa gezi rehberi - Bursa'da doğa tutkunları için en güzel rotalar

Doğal güzelliğinin yanı sıra Osmanlı Devleti’nin başkenti, İstanbulluların tatil kaçamaklarının adreslerinden Bursa, yüzyıllar boyunca pek çok önemli esere gebe kalmış, sayısız etkinliğin ve olayın merkezi olmuş, doğaseverlerin gönlünü çalmaktan kendini alamamış gizli bir mabet gibi. Bursa doğal güzelliklerini ve doğa severler için vazgeçilmez rota ve yerlerini sizler için derledik... 

Dört mevsim ayrı güzelliğe sahip olmakla birlikte, kış sporları sevenlerin de vazgeçilmez adreslerinden biridir. Sizler için, Bursa gezi rehberi derledik. İşte Bursa'da görülmesi gereken yerler listemiz...
1- Mavi rota

Doğa adına aradığınız hemen herşeyi bulabileceğiniz bir şehir olan Bursa'da bu rota, aynı günde tuzlu sudan tatlı suya geçişin bir hikâyesidir. Mudanya ilçesinden başlayan rotada kordon boyunca yürüyüş yaparak Mütareke Evi Müzesi’ni, süslemeleri ile göz alıcı Tahir Paşa Konağı’nı gezip ardından 10 km mesafedeki Tirilye’nin doğal ve tarihi güzelliklerini keşfedebilirsiniz. Sıradaki durak Uluabat Gölü kenarındaki Türkiye’nin tek Avrupa Leylek Köyü olan Eskikarağaç’ta mevsimine denk gelirseniz uzak diyarlardan buraya göç eden Leylekleri yuvalarında görme fırsatı yakalayabilirsiniz. Kuş gözlem kulesinden Uluabat Gölü’nün muhteşem manzarasını seyredebilir ve köy içindeki kuş müzesini ziyaret edebilirsiniz. Günü tekne gezisi yapabileceğiniz ve 750 yaşında olan Ağlayan Çınar’ı görebileceğiniz Gölyazı’da tamamlayabilirsiniz. Kadınların kocaları ile balığa çıktığı bu şirin köyde, balık mezatına denk gelmeniz size ayrı bir güzellik yaşatacaktır. Akşam gün batımını köy çıkışındaki tepeden izlemeden Gölyazı’dan ayrılmayın.

Mudanya

M. Ö. 7. yüzyılda bir İyon Kolonisi olarak Kolofonlular tarafından kurulan Mudanya, önce Mirleia, daha sonra Apameia ve son olarak da Montania olarak adlandırılmıştır. Mudanya adı da Montania isminin değişmesinden gelmiştir. Mudanya; batıda Karacabey, güneyde Bursa, doğuda Gemlik ile komşudur. Kuzeyinde ise Gemlik Körfezi yer alır. Bursa’ya 30 km uzaklıktadır.  Mudanya’ya bağlı 2 mahalle, önceden belde hüviyetindeydi (Tirilye ve Güzelyalı). Mudanya’ya bağlı 36 köy, merkezinde 8 mahalle bulunur. Sürekli göç alan ilçenin nüfusu 100.000’i aşmıştır. Asırlardır önemli bir liman kenti olan Mudanya, günümüzde de “Bursa’nın limanı” görevini sürdürmektedir. Bursa’nın İstanbul ile deniz yolu  bağlantısı Mudanya/Güzelyalı sahilinden gerçekleştirilmektedir. TBMM'nin uluslararası anlamda tanındığı ve ilk diplomatik zaferi olan Mudanya Mütarekesi'ne de ev sahipliği yapmaktadır.

Zeytincilik, ilçe halkının birinci derecede gelir kaynağıdır. Ayrıca bağcılık, sebze ve meyvecilik, ayçiçeği, soğan ve tahıl gibi diğer tarımsal faaliyetler de yapılmaktadır. İlçede iş hacminin birçoğunu ithalat-ihracat işlemleri oluşturmaktadır. Son dönemde turizm öne çıkan bir sektördür.

Tirilye

Mudanya sahilinin korunmuş köşelerinden biri olan Tirilye, balığı ve zeytini ile tanınan son dönemde turizm ile anılan eski bir Rum kasabadır. Bir zamanlar bölgenin en kalabalık yerleşim yeriydi ve yüz yıl önce buradan Avrupa’ya zeytin ve zeytinyağı ihraç edilirdi.

Tirilye’de Rumlardan kalma 7 kilise, 3 manastır ve 3 de ayazma vardı fakat bugün bu kiliselerden sadece 3 tanesi ayaktadır. Gezilecek yerlerini sıraladığımızda;  Hagios Ioannes Rum Kilisesi (Yuannes Kilisesi) Dündar Evi olarak bilinir. Rumların bölgeyi terk etmesinin ardından özel mülkiyete geçmiştir. Panagia Pontobasilissa Kilisesi, Beldede Kemerli Kilise adıyla tanınır. St. Stephanos Kilisesi (Fatih Cami) 16. yüzyılda camiye (Fatih Cami) dönüştürülmüştür. Fatih Cami ile aynı yapı adasında ve caminin güney cephesinde yer alan Tirilye Hamamı’nın kesin adı ve yapım tarihi bilinmemekle birlikte, 16.yüzyılda, Kastamonu ve Üsküdar’dan getirilen Türklerin yaptırdığı yolunda bilgi mevcuttur.

Bölgede görülmeye değer bir diğer yapı ise Taş Mektep’tir. Tirilye’de doğan ve Yunanistan’da eğitim gördükten sonra metropolit olarak Türkiye’ye dönen Chirisostomos tarafından 1904- 1909 yılları arasında yaptırılan Taş Mektep Tirilye’nin en görkemli yapılarındandır.

Antik bir kent eski bir Rum balıkçı kasabası olan Tirilye’nin en yüksek noktası olan tarihi Çamlı Kahve, rivayete göre Rum kadınların balığa giden eşlerini bekledikleri yerdi. Hava açık olduğunda bu noktadan körfezin eşsiz manzarasını, karşı tarafta Armutlu sahillerini hatta İmralı Adasını gözlemleyebilirsiniz. Kiliseleri, özgün mimarisini büyük oranda koruyan evleri, dar sokakları, limanı ile Tirilye bakir bir sahil kasabasıdır.

Eskikaraağaç Avrupa Leylek Köyü

Uluabat Gölü kenarında bulunan Karacabey'e bağlı, Bursa merkeze 45 km uzaklıkta olan Eskikaraağaç Köyü, mübadele dönemine kadar ağırlıklı olan Rum'ların yaşadığı bir köydü. Leyleklere ev sahipliği yapması ile bilinen Eskikaraağaç, Avrupa Leylek Köyleri'nin Türkiye'deki tek temsilcisidir.

Her yıl Mart ayında gelen leylekler, Eylül ayına kadar buradaki yuvalarında kalır. Kuş gözlem kulesi ve doğa müzesi bulunan Eskikaraağaç'ın bir de ünü yurt dışına ulaşan "Adem Amca ve Yaren Leylek" hikayesi vardır. 2011 yılından beri Eskikaraağaç'a gelen ve balıkçı Adem Yılmaz'ın elleri ile beslediği, adını "Yaren" koyduğu leylek ile Adem Yılmaz'ın dostluğu,“Adem Amca ve Yaren Leylek” isimli belgesel ile Çekya’da düzenlenen Prag Film Ödülleri’nde en iyi belgesel ödülünü aldı.

Avusturya ve Almanya’da ders kitaplarına konu olan Adem Yılmaz ve Yaren leyleğin hikayesi, Yunanistan’da da gölge oyunu olarak sergilendi. Eskikaraağaç'ta her yıl Haziran ayında "Uluslararası Eski Karaağaç Leylek Festivali" düzenlenmektedir.

Gölyazı


Doğa ile tarihin iç içe geçtiği eşsiz güzellikteki Gölyazı; Uluabat Gölü üzerine kurulmuş eski bir Rum ada kasabasıdır.

Tarihteki ismi Apollonia, Gölün ismi ise Apolyont’tur. Roma, Bizans ve Osmanlı mimarisinin birarada bulunduğu Gölyazı’nın tamamı Sit Alanıdır. 750 yaşındaki Ağlayan Çınar’ı, Aziz Pantelemeion Kilisesi, Zambaktepe, Turna Balığı, Kayık Turları, Uluabat Gölü ve adaları en öne çıkan turizm unsurlarıdır.

2- Yürüyüş Parkuru Eşkel (Esence)

Yürüyüş Parkuru Eşkel (Esence) – Trilye arasıdır. Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan tabelalandırma ile doğaseverler için bir yürüyüş yolu oluşturulmuştur. Tabelalar başlangıç noktasını Eşkel (Esence) olarak gösterse de dilerseniz parkura Trilye Çamlı Kahve’den de başlayabilirsiniz. 12 km süren yürüyüş boyunca antik limanlar, deniz manzaraları, tarihi kiliseler, antik Roma yolu ve zeytin bahçeleri doğa ve tarihi iç içe yaşamak isteyenler için cazip bir aktivite imkânı sunmaktadır.

Eşkel (Mudanya)

Bursa’nın kuzeybatısında bulunan Eşkel, Rhyndakos Irmağı’nın Marmara Denizi’ne döküldüğü yerin doğusunda, küçük bir koyda kurulmuştur. Kentin antik dönemdeki adı Daskyleion’dur. Muhteşem kumu ve plajlarıyla yaz aylarının en çok tercih edilen noktalarından biridir.

Ketendere (Mudanya)

Adını, Keten Deresinden alan antik bir limandır. Antik çağda, birçok limanın içinde bunun gibi tatlı su kaynağı bulunmaktadır. Bunun nedeni ise liman içindeki tuzlu su seviyesini düşürmek ve ahşap gemiler için son derece zararlı olan Teredo Navalis isimli ahşap kurtçuklarının minimuma indirilmesini sağlamaktır. 

Antik Kapanca Limanı

Tirilye’de Roma döneminden kalan Kapanca bölgesindeki antik liman her dönemde kıyı ulaşımının en önemli stratejik odak noktası olmuştur. Kapanca Limanı; Antik dönemde ismi Germenicapolis olan limanın gerisinde ticaret ile zenginleşmiş bir antik kent bulunmaktaydı. Roma, Bizans ve Osmanlı zamanında kullanılan liman, antik çağlarda Cenevizlilerin yöresel ürün ve tuz sevkiyatı için kullanılıyordu. Bursa'dan İstanbul'a başta soğan olmak üzere sebze ve meyve sevkiyatı için 1970'lere kadar limanın aktif kullanımı devam etmiştir.

Yeldeğirmeni Tepe (Mudanya)


Yel Değirmeni Tepe; Kurtuluş Savaşı yıllarında Kazım Karabekir Paşa’nın da denetlemeye geldiği askeri bir birliğin konuşlandığı denize hâkim bir tepedir.

Kırmızı Tepe ve Zeytin Düzü (Tirilye)

Bu bölgeye ulaştığınızda, deniz kenarında ki Trilye’yi kuran 3 keşişten biri olduğuna inanılan Aya Yani tarafından inşa edilen Pelekete Manastırı’nın kalıntılarını görebilirsiniz. Daha sonra zeytin bahçelerinin içinden devam eden yol aynı zamanda antik roma yoludur ki, Trilye’den Kapanca’ya, Kapanca’dan Eşkel (Esence)’e devam eder.

3- Bursa sudan ibarettir turu

Bursa’nın batısında kalan ilçelerin tarihi ve doğal güzelliklerini kapsayan bu turda, güne  renkli evleri, asma yaprağı, misket üzümü ve pekmezi ile ünlü 3000 yıllık geçmişe sahip Misi Köyü’nde başlayabilirsiniz. Sonra Ağlayan Çınarı görüp Uluabat gölüne karşı bir fincan kahve yudumlamak için Gölyazı’ya, oradan da Türkiye’nin tek Avrupa Leylek Köyü unvanına sahip Eskikaraağaç Köyü’ne gidip kuş gözlem kulesinden mevsiminde leylekleri ve her mevsim ayrı güzel Uluabat Gölü’nü seyredebilirsiniz. Sıradaki durak deniz ile tatlı suyun birleştiği bir yer. Birçok farklı türden kuşa ev sahipliği yapan, muhteşem doğası, lavanta tarlaları ve nilüfer çiçekleri ile sizi büyüleyecek Longoz Ormanları’nda zamanın nasıl geçtiğini fark edemeyeceksiniz. Günün son durağı Suuçtu Şelalesi. 38 m yükseklikten dökülen şelalenin hissettirdiği serinlik ve oluşturduğu küçük göletlerin güzelliği size günün tatlı yorgunluğunu unutturacaktır. 

Misi Köyü

Bursa’ya 6 km uzaklıkta eski bir Rum kasabasıdır. Bağlı bulunduğu ilçeye adını veren Nilüfer Çayı kenarında kurulmuştur. Modern ismi Gümüştepe olan köy, 3000 yıllık tarihe de ev sahipliği yapmaktadır. Rum ve Osmanlı evlerinin birlikte harmanlandığı köy, 1989 yılında Sit Alanı ilan edilmiştir. Misi İpek Evi, Misi Kadınları Kültür ve Yardımlaşma Lokali, Misi Etnografya Evi, Mysia Fotoğraf Müzesi, Misi Çocuk Kütüphanesi, Dere kenarı Çay Bahçesi ve Restorantları köyün cazibe merkezleridir.

Karacabey Longoz Ormanları

Karacabey’in Yeniköy beldesine uzanan bölümde bulunmaktadır. Longoz ormanlarında karaağaç, söğüt, dişbudak ve kızılağaç çeşitlerinin yanı sıra bölgede Akdeniz bitki örtüsüne sahip maki florası da bulunur. Türkiye'de ve dünyada eşine az rastlanır türdeki Longoz ormanlarında bulunan ağaçlara sarmaşıklar ve nilüfer çiçekleri eşsiz bir güzellik katar. Bu bölgede yer alan Poyraz ve Dalyan göllerinde bol miktarda turna, sazan, yılan balığı ve kefal yaşar. Su kuşlarının üreme ve barınak sahası olan bu göllerde su ve kara(ördek) avcılığı yapabilmektedir. Ancak orman sahası kara avcılığına kapalıdır.

Longoz ormanlarının karşısında Ovakoru mevkiinde ise sülün üreme istasyonu mevcut olup, 10 hektarlık bir alanda, yılda 5 bin adet sülün yetiştirilip, doğal yaşama başlamaları için Akdeniz, Ege, Karadeniz, bölgelerindeki ormanlara  gönderilmektedir. Bir zamanlar dünyada nesli tükenmekte olan yaban mandalarının da bulunduğu bu bölge, halen kaliteli kaynak suları ile şu anda alabalık üretimi yapan çiftliklere ev sahipliği yapmaktadır. Gerek Karadağ ormanları, gerekse Susurluk ırmağının Kocadere kolu bölgede adeta doğa severlere kucak açmaktadır. Keşfedilmeyi bekleyen ormanın derinlikleri, yollarıyla doğal güzelliklerinin kapısını aralarken, dağ sporu ve doğa yürüyüşü severler için ideal bir yerdir. Geniş dere yatakları, az dönemeçli düzgün akış yönüyle Kocadere; doğal liman özelliklerini fazlasıyla taşımaktadır. Her yanı ağaçlık ve yeşilliklerle kaplı dere, aynı zamanda su sporlarına elverişli durumdadır. Sosyal ve ekonomik yaşama büyük katkıları beklenen Yeniköy, Longoz Ormanları ile adından uzun yıllar söz ettirecek bir oksijen merkezi olmaya adaydır. Kısaca Yeniköy, göz kamaştıran ormanı, denizi, geniş alandaki temiz kumu, lezzetli soğuk suyu, eşsiz güzellikteki piknik yeri, dağ ve denizle birleşen nehirlerinin su sporlarına olanak tanıması ile cazip bir doğa turizmi merkezi niteliğindedir.

Suuçtu Şelalesi

Bursa’nın  Mustafakemalpaşa ilçesi sınırları içindedir ve ilçe merkezine 17 km uzaklıktadır. Bir fay hattının çökmesi sonucu oluşan Şelale, 38 metre yükseklikten dökülmektedir. Mesire ve piknik alanı da bulunan Suuçtu Şelalesi, etrafını saran Kayın ağaçları ve serin havası ile tam bir oksijen deposudur.

4- 2543 metreye yolculuk

Güney Marmara’nın en yüksek dağı olan Uludağ; hem kış turizmi, doğa turizmi ve doğa sporları için ideal bir uğrak yeridir. Faunası, florası, endemik bitkileri ve kendine has atmosferi ile bir yeryüzü cennetidir. Antik dönemde Olimpos, daha sonraları keşişlerin sığınıp tapınaklarını inşa etmeleri ile uzun yıllar Keşiş Dağı ve Ruhban-ı Cebel isimleriyle adlandırılan dağ, Eylül 1925’te Uludağ ismini almıştır.

Uludağ’ın zirvesine yolculuk ortalama 1850 m rakımdan başlar. Zaman zaman kesişen farklı güzergâhlar takip edilerek 2543 m yüksekliğindeki zirveye ulaşılır. Yolculuk boyunca belirli yerlerde yaz ortasında dahi erimeyen kalıcı karlara dokunabilir, mevsimine denk gelirseniz 2000 m rakımın üzerinde yaşayan ve Uludağ’a has bir kelebek olan Apollo Kelebeği’ni fotoğraf karesine alabilirsiniz.

Hava açıksa muhteşem dağ manzarasının yanı sıra Kapı Mevkii, Küçük Zirve ve Büyük Zirve’den İstanbul’u bile görebilirsiniz. Dilerseniz zirve hattına yakın mesafede olan muhteşem güzellikteki göller bölgesine inebilirsiniz. Zorlu ama bir o kadar da heyecanlı ve keyifli olan bu doğa yürüyüşünde yolculuk 22 km’dir.

Oteller Bölgesi Kayak Evi

Uludağ’daki ilk otellerin inşa edildiği ilk kayak faaliyetlerinin başladığı noktadır. Artan otel ihtiyacına binaen farklı bir bölgede yeni oteller inşa edildikten sonra 1. Oteller bölgesi olarak anılmaya başlanmıştır.

Kuşaklı Kaya

Dağ kekiği kokuları eşliğinde ulaşılan Kuşaklı Kaya, ismini ait olduğu tepenin güney cephesindeki kuşak şeklinde sıralı kaya silsilesinden alır. Rakım 2232 m’dir.

Küçük Zirve

Eskiden Uludağ’ın zirvesi olarak bilinen Keşiş Tepe olarak da adlandırılan Küçük Zirve, 2486 m. Rakımdadır. Küçük zirvede, oteller bölgesinden insan zinciri oluşturularak elden ele malzemelerin taşınması ile 1936 yılında inşa edilmiş halk arasında keşişin evi olarak adlandırılan zirve kulübesi (barınak) bulunmaktadır. Küçük zirveden görülebilen kar çukuru Osmanlı zamanında sarayın ihtiyacı olan kar ve buzun kesildiği Ulu Buzluk’tur. 

Rasat Düzü

Fransız Cannes Alp Kulübü’nün 1936 yılında burada güneş tutulmasını izlemesi ile bölge rasat düzü olarak adlandırılmaya başlanmıştır.

Karataş Tepeler

Buradan göller bölgesi ve Uludağ’ın zirvesinin eşsiz manzarasını izlenebilir. Kilimli Göl fotoğraflarının çekildiği tepe burasıdır. Tepenin ardındaki çukurda kalan göller bölgesine soldaki dik ve taşlık patikadan inilir.

Uludağ Zirve

Güney Marmara’nın en yüksek noktasıdır. 2543 m’de bulunan zirve noktasındaki poligon taşının üzerinde (yanında) Türkiye Dağcılık Federasyonu tarafından konulan ve doldukça değiştirilen zirve defteri bulunur. Zirveye ulaşmanın haklı gururunu taşıyan dağcılar ve doğaseverler için bu deftere yazmak bir gelenek haline gelmiştir.

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@