04.04.2021, 20:37

Koruyacağız derken bir gençliği yok ediyorsunuz

Bilmem kaç ay, kaç yıl oldu saymayı bıraktım artık. Neyi mi? Pandemi diye ucu bucağı belirsiz olan bir illetin hayatımıza girip müdahalede bulunmasını. Genç bir insan olarak en çok ben şikayetçiyim bu durumdan. Pandemiden değil ama, alınan tedbirlerin oksimoronikliğinden şikayetçiyim. 

Tedbirsiz bu işin içerisinden çıkamayacağımızı söyleyip dayattıkları maske, mesafe gibi kavramlar zümreden zümreye bazı inisiyatiflere de sebep olmuyor değil. 

Bunca zamandır aldığımız tedbirlerin sonucu bizlere iyi bir grafik çizse ağzımı açmayacağım. Lakin dünyadaki ülkelerin çoğu artık tedbirlerin faydasından çok insan pratiklerine zarar verdiğinin farkına vardı. 

Pardon ülkeler değil, ülkelerin DSÖ’den ve Bill’den bağımsız mahkemeleri bunların farkına vardı. Örneğin geçenlerde Belçika Mahkemesi, hükümetin COVİD-19 tedbirlerini kaldırmasına hükmetti.

Bir nesil en ihtiyaç duyduğu zamanlarda sosyalleşme haklarından mahrum bırakıldı. Tedbirler yüzünden sosyalleşmeyi, asosyal ortamlarda gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Takılan maskelerle iletişim kopukluğu, sosyal mesafe ile bireyselleşmeyi, sokağa çıkma yasakları ile birlikte kendi kabuğumuzun içerisinde yaşamaya mahkum bırakılıyoruz. 

Uzaktan eğitimin altyapı eksikliklerinin cefasını çeken öğrenciler bir yanda, küçük esnaf bir yanda, düğün salonları bir yanda… 

Herkes kendi kabuğunun içine girip, üstündeki ağırlığın sebep olduğu çatırtıların acısını çekmekte. 

Fakat merak etmeyin, yaz sezonuna yaklaştıkça vakalarda bir düşüş meydana gelecek ve yasaksız bir tatil hayatı yaşayabileceğiz. İşte bahsettiğim oksimoroniklik tam olarak bu. 

Tekrar dile getiriyorum, bunca zamandır aldığımız tedbirlerin bir şeyleri daha iyiye götürdüğünü görsem, yasak bekçiliğine soyunurdum. 

Rusya’da renkli rüyalar oteli

Teoman’ın bir parçasından sözlerle başlıyorum bu satırlara; Yıllar önceydi, çok da güzeldi, şimdi düşününce…

Gerçekten yıllar önce çok güzeldi hayatımız. Bir anda renkli rüyalar otelinden karanlığa boğulmuş motellere geçiş yaptık. 

Rusya’da yaşayan arkadaşlarımla sosyalleşmeyi denediğimiz asosyal ortamlar üstünden görüşüyorum. Onların Instagram’da paylaştıkları story’leri izliyorum. Maskesiz, mesafesiz partiliyorlar, eğleniyorlar, sosyalleşiyorlar. Eski pratiklerini yeniden kazanmak üzere hayatın içerisinde yeniden var olmaya çalışıyorlar. Devletleri de bu durumun önüne bir engel koymuyor. 

Rusya’da normal hayatta ve ayrıca okullarda maske takma zorunluluğunun kalktığını söyledi arkadaşım. İçimden bir keşke çekerek nedenini sordum. 

Burada okullarda sadece öğretmenler kendi inisiyatiflerine bağlı olarak maske takıyor. Onun dışında maskenin koruyuculuğuna olan inanç burada kalmadı. Aynı zamanda küçük yaşta çocuklara takılan maskenin onların psikolojilerinde bir baskı uyguladığı düşünülüyor. Bu tüm Rusya’daki insanlar için geçerli. Hiçbirimiz maske takmak zorunda değiliz fakat elbette takanlar var… 

Pozitiflik hayatta değil PCR’da.

Anladık ki artık dünya kamuoylarının hassasiyetle yürüttüğü ve herkesi korkutarak tedbirlere uymaya davet ettiği propagandaları, saymayı unuttuğumuz ayların sürecine bir pozitiflik katmadı. Pozitif sadece PCR testlerine yansıdı. Tedbir dediler de dediler…

Biz de bir dediklerini ikiletmedik. Fakat olmuyor. İnsanların hayatlarından çalınan o zaman dilimlerini ne daha iyiye götürebilmek için umut buluyoruz ne de tedbirlerin işe yaradığını görüp umutla yarınları bekliyoruz.

Salın bizi artık, bitmeyecek bu illet virüs. 50 kat maske taksak da bitmeyecek. Hazır o çok övülen aşılar da piyasada madem.  Neyden korkuyoruz ki?

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@