Devlet Bahçeli'den AYM'ye HDP tepkisi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP'nin Hazine yardımı blokesini kaldıran Anayasa Mahkemesi'ni (AYM) sert sözlerle eleştirdi.

SİYASET 11.03.2023, 17:30 11.03.2023, 17:34
Devlet Bahçeli'den AYM'ye HDP tepkisi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) ile Merkez Disiplin Kurulu (MDK) üyeleri ve milletvekilleriyle parti genel merkezinde bir araya geldi.

Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri öncesinde, son toplantılarını yaptıklarını belirten Bahçeli, deprem felaketinin derin etkileri, yapılan çalışmalar, alınan tedbirler, bunun yanında 14 Mayıs seçimleri ve diğer siyasi gelişmelerle ilgili geniş değerlendirme imkanı bulduklarını bildirdi.

''CUMHUR İTTİFAKI SEÇİMLERE HAZIR''

"Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı 14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği Genel Seçimlerine tam olarak hazırdır, başarmaya da kararlıdır." diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bizim başarımız demek mazlumların umudu demektir. Bizim başarmamız demek ülkemizin yükselişi demektir. MHP ve Cumhur İttifakı milli bağımsızlığımızın gücü, varoluşumuzun güvencesi, milli birlik ve kardeşliğimizin güvenliğidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin gücüne güç eklemiş hükümranlık beratı, cumhuriyetin yeni yüzyılının ilerleyiş ve yükseliş ilhamı ve iddiasıdır. Türkiye'miz siyasi ve stratejik mahiyeti tarihi nitelikte olan, aynı zamanda sürekli akış halinde bulunan bir sürecin, bir güzergahın, bir kulvarın tam ortasındadır.

Bir yanda Cumhuriyet'in 100'üncü yıl dönümüne adım adım yaklaşırken, diğer yanda bu yıl dönümünü demokrasinin imkanlarıyla milletimizin kutlu iradesiyle perçinlemenin, kudretli bir geleceğe taşımanın çabasındayız. Türk ve Türkiye Yüzyılı vizyonu bu çabanın semeresi ve sonucu olacaktır, kaldı ki inancımız ve ümidimiz de budur."

Zorlu bir dönemden geçtiklerini belirten Devlet Bahçeli, 6 Şubat 2023'te meydana gelen Kahramanmaraş Merkezli ikiz depremin Türkiye'ye son bir asrın en büyük felaketini yaşattığını söyledi.

Felaketin ağır enkazı karşısında Türkiye'nin tek nefes olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Türk milleti tek ses, tek bilek haline gelmiştir. Muazzam bir kardeşlik ve yardımlaşma hissiyatı deprem bölgesine el olup uzanmış, göz olup odaklanmış, gövde olup kucaklamış, köprü olup acil ihtiyaçları karşılamıştır." dedi.

Depremin ilk anından itibaren devletin tüm gücüyle bölgeye intikal ettiğini, kanayan yaraların sarılması, çökmüş binaların altında kalanların kurtarılması amacıyla geceli gündüzlü bir mücadele başlatıldığını anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Kısa süre içinde de müessir sonuçlar alınmıştır. Kamu görevlilerimiz ve gönüllülerle birlikte yarım milyon insanımız depremzede kardeşlerimizin yardımına koşmuştur. 3 milyon 320 bin insanımız deprem bölgesinden tahliye edilmiştir. 800 bin insanımız şehirlerden köylere taşınmıştır. Deprem bölgesinde mukim yaklaşık 1,5 milyon insanımız çadırlarda, 55 bine yakın insanımız konteynerlerde, 125 bine yakın insanımız da kamu tesislerinde hayatlarını sürdürmeye başlamışlardır. Yurtlarda, otellerde ve misafirhanelerde ise 300 bine yakın insanımıza barınma imkanı sunulmuştur. İnanıyorum ki, doğduğu, doyduğu ve büyüdüğü il, ilçe ve köylerden afet nedeniyle ayrılmak zorunda kalan vatandaşlarımız en kısa süre içinde yuvalarına tekrar geri dönecekler, güvenli bir şekilde hayatlarına kaldıkları yerden devam edeceklerdir. Bunu bir an evvel sağlamak da bizim öncelikli görevlerimizden birisidir. Yapılan açıklamalardan anlaşılmıştır ki 2 aya kadar ilave 100 bin konteynerin kurulumu yapılacak ve 500 bine yakın depremzede vatandaşımızın daha iyi şartlarda yaşamasına ortam açılacaktır."

Aslı astarı olmayan tüm ithamlara, tüm itibarsız ifadelere rağmen devletin üzerine düşen görevleri bir plan ve program çerçevesinde yerine getirdiğini aktaran Bahçeli, temel insani ihtiyaçların karşılanması hususunda da olağanüstü bir gayret gösterildiğini dile getirdi.

Bir yıl içinde sıfırdan inşa edilecek depreme dayanıklı konutların hak sahiplerine teslim edileceğini açıklayan Bahçeli, "Devletin ve siyasetin temel gündemi, Kahramanmaraş depreminin ağır ve acıklı hasarını bütünüyle kaldırıp, mağdur ve mazlum insanlarımıza analarının ak sütü gibi helalleri olan iyi ve güvenli hayat şartlarının sunulmasıdır. Bunu yapmak için inanç lazımdır. Bu nedenle yaparsa Cumhur İttifakı yapacaktır. Yaparsa Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan yapacak ve başaracaktır." diye konuştu.

Türkiye'nin huzurlu geleceği, bundan sonraki yol haritası, altyapı yatırımlarının boyut ve hızı, eser ve hizmet siyasetinin devamlılığının 14 Mayıs'ta gerçekleşecek seçimlere yakından bağlı olduğunu bildiren MHP Genel Başkanı Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa'nın 116'ncı maddesindeki yetkisine dayanarak Cumhurbaşkanı ve TBMM Genel Seçimlerinin yenilenmesine karar verdiğini hatırlattı. Kararın Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdiğini de anımsatan Bahçeli, "Felaketin gölgesinde yapılacak bir seçim için geri sayım başlamıştır. Bir an evvel seçimleri yapıp ülkemizin ana sorunlarının çözülmesine eğilmek, inşa ve ihya edilmeyi bekleyen deprem bölgesine kilitlenmek asıl gayemizdir. Türkiye'nin kaybedecek bir saniyesi yoktur. Gecikmeye, oyalanmaya, ağırdan almaya hakkımız yoktur. Bizim derdimiz Türkiye’mizin kısa sürede derlenip toparlanmasıdır." dedi.

Siyasi partilere yapılan Hazine yardımına da değinen Bahçeli, şöyle konuştu:

"Milletvekili genel seçimlerinde toplam geçerli oyların yüzde 3'ünden fazlasını alan siyasi partilere de Hazine yardımı yapılması söz konusudur. Bu yardımdan faydalanabilecek siyasi partilere, milletvekili genel seçiminin yapılacağı yıl üç katı, mahalli idareler seçim yılı için iki katı olarak ödeme yapılmaktadır. Geldiğimiz bu aşamada bizim teklifimiz şudur, 14 Mayıs 2023'te yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri için siyasi partilere ödenen üç kat fazla ödeneğin doğrudan depremden etkilenen 11 ilimize ve depremzede vatandaşlarımıza aktarılması mutlak surette düşünülmelidir. MHP böylesi bir feragate gönüllüdür ve Hazine yardımı alan diğer siyasi partilerden de aynı hassasiyeti ümit etmektedir. Her yıl ödenen Hazine yardımının üç katı düzeyindeki kısmından mağdur kardeşlerimiz adına vazgeçmeye varız ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz."

Kendileri böyle düşünürken Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), HDP ile ilgili aldığı kararın iflah olmaz bir garabet olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, "Maalesef Anayasa Mahkemesi, HDP'nin Hazine yardımı alması yönünde oy çokluğuyla karar almış ve yine safını belli etmiştir." değerlendirmesini yaptı.

"AYM'NİN HDP KARARI HUKUK SKANDALI"

HDP'nin Hazine yardımına 5 Ocak 2023 tarihinde bloke konulduğunu hatırlatan Bahçeli, AYM'nin söz konusu blokeyi kaldırdığını ve HDP'ye Hazine'nin kasasını açtığını söyledi.

"Bu yürek burkan, hukuk skandalı olarak anılacak bir karardır. Bu karara oy veren mahkeme üyeleri vicdanlarının sesini değil ihanetin sözünü dinlemiş ve buna kulak vermişlerdir." diyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"Üstelik yılan hikayesine dönen kapatma davasında HDP'nin yapacağı sözlü savunmanın 11 Nisan'a ertelenmesi de kararlaştırılmıştır. Hukukun siyasileştiğini iddia eden, bu konuda devamlı gürültü kirliliği yapan müfterilerin ne hikmetse hiçbir tepkisi, hiçbir eleştirisi duyulmamıştır. Çünkü işlerine geldi mi 'Adalet var' derler, gelmedi mi adalet ve hukukun rafa kaldırıldığını iddia edecek kadar ikiyüzlülüğün içine gömülürler. Anayasa Mahkemesi HDP'nin seçimlere girmesini kolaylaştırmış, açıktan tarafını belli etmiş, güvenirliğine bir kez daha kendi eliyle darbe vurmuştur. Önümüzdeki seçimden sonra Cumhur İttifakı'nın yegane hedeflerinden birisi yeni anayasadır. Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi'nin statüsü, kuruluş ve yargılama esasları kökten değiştirilmeli, bu mahkemenin milletle ters düşen, hainlere zeytin dalı uzatan, Türkiye düşmanlarının sırtını sıvazlayan kahredici mevcut yapısı bütünüyle tasfiye edilmelidir.

Şu anki Anayasa Mahkemesi Türk milletinin mahkemesi değildir, olması da mümkün değildir. Teröristlere Hazine yardımının kapaklarını açan bir kararı rezalet ve melanet olarak tanımlıyoruz. Şayet HDP, zillet ittifakında yer almayıp kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkarmayı planlıyorsa tavsiyem odur ki Anayasa Mahkemesi Başkanı arayıp da bulamayacakları özelliklere sahiptir. HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Anayasa Mahkemesi Başkanı olursa biz bunu son derece doğal ve tutarlı bir tercih olarak kabul eder, tencerenin yuvarlanıp kapağını bulduğunu açık yüreklilikle söyleriz. Her ne kadar PKK, CHP ile İP'e methiyeler düzüp terörist Demirtaş cezaevinden müzakere içerikli mektubu İP başkanının bizatihi adına yayınlasa da henüz hiçbir şey için geç kalınmış değildir."

''AYM'NİN TERÖR ÖRGÜTÜNÜN ARKA BAHÇESİ OLMASI ADALET VE HUKUK KATLİDİR''

"Anayasa Mahkemesi'nin, bölücü terör örgütünün arka bahçesi olması beka ve güvenlik sorunu olduğu kadar adalet ve hukuk katlidir." açıklamasını da yapan Bahçeli, buna göz yumamayacaklarını, böylesi bir alçalmayı sineye çekemeyeceklerini söyledi.

Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şehitlerimizin kemiklerini sızlatan, gazilerimizi sukutu hayale uğratan, dağda ovada terörist peşinde koşan kahramanlarımızı incitip yok sayan bir mahkemeyi haysiyet, hukuk ve hüküm açısından biz de yok sayarız. Suçlunun masum kabul edilip masumların suçlandığı bir Türkiye olamaz, olmayacaktır. Cumhur İttifakı böylesi bir kepazeliğe müsaade etmeyecektir. Biz hak, hukuk, adalet, milliyetçi hareket diye diye kutlu bir maziyi kucaklayıp bugünlere geldik. Türkiye'nin aç hürler, tok esirler ülkesi olmaması için mücadele ettik. Teröristi aklayan bir mahkeme yapısına da sonuna kadar karşı çıktık. Anayasa Mahkemesi'nin mezkur kararından sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itibarını, inandırıcılığını ve saygınlığını korumak nasıl mümkün olacaktır? Kararlardaki bu denli bir uçurumun kapatılması nasıl sağlanacaktır? Türk adaletine verilen zararı Anayasa Mahkemesi'nin cübbe giyip karar açıklayan üyeleri nasıl tamir edeceklerdir? Bu üyelerin yerinde Kandil'den üç beş terörist olsaydı aynı karar, aynı çoğunlukla, aynı şekilde çıkmayacak mıydı? Bilinmelidir ki zihinde kabul görmemiş soruların doğru cevap bulması imkansızdır. Bu soruların cevabını Anayasa Mahkemesi'nin üyeleri değil, aziz milletimiz 14 Mayıs'ta bizzat verecek, hesabı da soracaktır. Milletimizin takdir ve tercihi de her zaman olduğu gibi başımızın üzerinde olacaktır."

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@