22.07.2021, 17:52

Sosyal ve pratiksel bölünüyoruz

Uzun bir zamandır gündemimi pandemi oluşturuyor. 

Çünkü çok iyi biliyorum ki; bu süreci hümanist tavırlar takınarak idrak edemezsek, gündemimizi oluşturabileceğimiz başka bir teorik duruma da sahip olamayacağız.

Muteber sayılmayacağı aşikâr olan kişilerin sözlerine bile tüm varlığımızla biat edecek noktaya gelmeye başladık. 

Özellikle de sürekli tatlı bir tehdit…

Bunu yaparsan şu, şunu yaparsan bu, aman haa, dikkat et bak!

Şimdi ise aşı olanlar ve aşı olmayanlar arasında bir bölünme var.

Herkes birbirini aptal yerine koyup, kendisini kanaat önderi görmekten öteye gitmiyor.

Fakat kimse aptal değil ve kimsenin de bir başkasına “ahlak bekçiliği” yapma hakkı yok.

Çünkü doğru ve yanlışın anlamı, güçlü tarafın menfaatine gelenden başka bir şey değildir. 

Aşı olanların bir kısmı, duydukları tatlı tehditlerin ardından başlarına gelecek yeni kısıtlamaların sorumluluğunu aşı olmayanlara veya olmak istemeyenlere atıyor. 

Birbirimizi anlama pratiğini çoktan kaybetmeye başladık. 

İsrail’de aşının etkinliği konusunda ciddi gelişmeler yaşanmaya başlandı. 50 yaş ve üzerinde aşının etkinlik oranı azalmaya başladı.

Hebrew Üniversitesi uzmanları, yeni vakaların yüzde 90’ının 50 yaş ve üzeri aşılanmış kişilerde oluştuğunu tespit etti. 

Demek ki halen aşılarla ilgili tamamlanmayan ve gözlemlenemeyen yeni birtakım “şeyler” mevcut.

Bu “şeyleri” düşünerek aşı olma konusunda tereddütlü insanları, “hayret bir şey” şeklinde yargılamaya başladığımız an aslında algının ne kadar da güzel rızaya döküldüğünü görmüş oluyoruz.

Kendilerini babayani gören kimseler ise “aşı olmayanı oraya, buraya almayacaksın” gibi anayasaya aykırı tavsiyeleri verirken, olayların bir kaos ortamı oluşturup, olgusunun ise ülkeye zarar vereceği kaçınılmaz olan bir durumdan medet ummaları da ne kadar acizdir. 

İşte bunlar sahte ve korkak 1980 kafasından çıkamamış devrimcilerdir…

Fransa’da lafügüzaf mübrem Macron’un aşı zorunluluğu açıklamasından sonra insanların ayaklanıp “kahrolsun diktatörlük, Macron istifa” sloganları atarak sokaklarda poyraz estirdiğini görenler, bundan ders çıkartmayıp, umdukları yolda, gösterilen hedefte kaos yaratacaklarına ant içiyorlar. 

İşte tam da burada iktidar partisinin çok dikkat etmesi gerekiyor.

Zira insanların iradelerini, hele ki “anayasanın hak tanıdığı bu iradeyi” ellerinden almaya yönelik tavsiye verenlere karşı bir tavır takınmadığı müddetçe, belirlenen küresel düşüncenin tersine düşünenlerin güveni zedelenmiş olacaktır. 

Çünkü aşı olmak istemeyenleri “faşist öneriler ile eyleme davet edenler” toplumda da büyük bir kırılmanın başını çekiyor. Kin ve nefret halk arasında algılara yerleşiyor.

Yaşadığım bir olayı örnek vererek bu yazıyı bitireyim…

Hiç kimsenin olmadığı ara sokakta yürürken tahminimce yaşı 60-70 arası olan bir amca, maske takmadığım için bana bağırdı ve üstüme yürüdü. 

Ben de saygımdan dolayı, “ havanın çok sıcak olmasından kaynaklı yolu boş görünce biraz rahat nefes alabilmek için maskemi çıkarttığımı” ifade ettim. En sonunda da “kusura bakma amca” diyerek oradan uzaklaştım.  

Muhtemelen bu amca da medyada ahlak bekçiliğinden öte durmayan Fatih Altaylı’nın reytingini oluşturan kesimden bir tanesi. 

Küçükler büyüklerinin ellerini, büyükler de küçüklerinin gözlerini öperdi. Şimdi ise üstümüze yürümeye başladık. 

Ne güzel de sosyal ve pratiksel bölünmeye başladık ama.

Ufak bir bez, küçük bir iğne parçası için.
 

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@