11.02.2021, 16:04

Söyleyin meslektaşlarım militan mısınız, terbiyesiz mi?

Odunpazarı'ndaki Kırmızıtoprak mahallesinin eski muhtarı Hidayet Elbir çok çekti çoook...
Zamanında Odunpazarı Belediyesi Özel Kalem Müdürü Şenol Durur'dan dayak yerken büyük sıkıntı çekti, şimdi de iki dava kazanmış olmasına rağmen birkaç elektronik gazete dışında hiçbir haber mecrasında sesini duyuramadığı için çekiyor...

***

Kırmızıtoprak Mahallesi'nin eski Muhtarı Hidayet Elbir, Haziran 2018'de bir açılışta Odunpazarı Belediyesi Özel Kalem Müdürü Şenol Durur’un kendisine saldırıp yumruk attığı şikayetiyle dava açmış, Şenol Durur ve üç belediye görevlisi kadın muhtara saldırmaktan Eskişehir 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı.
Dava sonunda mahkeme dört sanığa da ceza verilmesine karar vermişti. Kararda, yargılanan sanıklar Şenol Durur ve üç belediye görevlisine “kasten yaralama” suçundan her sanığa 3’er bin lira adli para cezası verilmişti. Hidayet Elbir'e yumruk atan Şenol Durur ve 3 belediye görevlisinin, Hidayet Elbir’e karşı “kasten yaralama” suçu işlediği belirtilmişti.
Geçen süre zarfında Hidayet Elbir, Şenol Durur ve söz konusu 3 belediye görevlisi hakkında ayrıca tazminat davası da açtı. Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'ndeki dava sonuçlandı. Mahkeme, Şenol Durur'un Hidayet Elbir'e 20 bin lira tazminat ödemesine karar verdi.
Yani, CHP'li Odunpazarı Belediyesi'nin özel kalem müdürü, bir kadını, bir muhtarı, yani CHP'li kadın muhtarı dövdüğü için iki kez dava kaybediyor, 3 bin lira devlete, 20 bin lira da Hidayet Elbir'e ödemeye mahkum oluyor...
Eskişehir'de 2Eylül dışındaki 7 kağıt gazetede, Kanal 26 dışındaki diğer televizyonda ve birçok elektronik gazetede tek bir satır haber çıkmıyor...
Şöyle demiyorum, "haberi çok gerilere koydular, gözden kaçırdılar, görünmez şekilde girdiler" demiyorum. Hiç girmediler, tek bir satır yazmadılar, yok kabul ettiler...
Kendi tercihleridir, ben karışmam...

***

Yıllardır yukarıdaki cümleyi söyledim.
"Tarafsız gazete olmaz, tarafsız gazeteci olmaz. Herkes taraftır, her gazeteci taraftır. Ben de tarafım. Önemli olan bir gazetecinin yalan yazmamasıdır, ondan sonra ne yazacağını ne yazmayacağını kendi bilir..."
Yıllarca bunu söyledim, hâlâ aynı yerdeyim...
Meslektaşlarımın bazıları, aslında gayet de haber değeri taşıyan bu olayı yazmayabilir, keyifleri bilir...
Beri yandan birileri kendilerine, "Kadın cinayetleri konusunda, kadına şiddet konusunda sürekli gündem yaratmak için haberler, yazılar yazıp, sosyal medya hesaplarınızdan paylaşımlarla duyar kasmayı biliyorsunuz, ancak çok bariz bir olayda, üstelik iki kez mahkeme kararı varken hiç ses çıkarmazken, bundan sonra kadın hakları konusunda duyar kasmayı kendinizde nasıl hak göreceksiniz" dese, ne yanıt verecekler çok da merak ediyorum...
Ben, Eskişehir'de gazeteciliğin, Şenol Durur'un karıştığı bu olay yüzünden büyük yara aldığını görüyor ve düşünüyorum...
Beri yandan gazetecilik mesleğinin geldiği seviye ile ilgili söz söylemeyi de kendimde hak olarak görmüyorum, çoklukla susmayı tercih ediyorum. Okulunda okudum, üniversitesinden mezun oldum, tam 30 yıldır bu meslek ile iştigal ediyorum, ama gazetecilik hakkında büyük büyük laflar etmeyi kendimde hak olarak görmüyorum. Çünkü artık sadece Türkiye'de değil, dünyanın her yerinde eski anlamda gazetecilik yapılmadığını, mesleğimin başkalaştığını görüyor, biliyorum...

***

Ama aklımın almadığı bir şeyler var...
Ben, oy verdiğim yeri açıklıyorum, "Cumhur İttifakı'na oy verdim" diyorum...
Bana, "Sen tarafsın" diyorlar...
Ben de "Tamam ben tarafsızım demiyorum ki, ama siz de CHP'ye, Millet İttifakı'na oy veriyor, buraları destekleyen haberler yapıyor, yazılar yazıyorsunuz, siz neden tarafsız oluyorsunuz" diyorum...
"Olur mu biz iktidarı eleştiriyoruz, tarafsızız" diye diretiyorlar.
Tabii ben de "Yerelde icracı olan, belediyelerdir. Ben hem hükümeti hem de belediyeleri, yanlışlarını gördüğümde eleştiriyorum, siz, belediyeleri hiç eleştirmiyor, ne yaparlarsa yapsınlar asla yazmıyor, ancak her fırsatta ve hatta bazen yalan konularda bile hükümeti eleştiriyorsunuz. Gelin, 'hiçbirimiz tarafsız değiliz, hepimiz taralıyız' deyin, anlaşalım" diyorum, ancak nafile. Bazı meslektaşlarım her gittiği yerde, "Biz tarafsız gazeteciyiz, bazıları mesleğimizi iyice tetikçiliğe çevirdi" diye konuşuyor. Asıl tetikçinin, asıl meslek çürütücünün kendisi olduğunu bile bile...
Şunu net olarak söyleyeyim...
Eskişehir'de bir tane bile tarafsız gazeteci yoktur. Olamaz zaten de yine de üstüne basa basa söyleyelim, Eskişehir'de de bir tane bile tarafsız gazeteci yoktur...
Eskişehir'deki gazetecilerin yüzde 87,6'sı CHP, İYİ Parti, HDP, Saadet Partisi gibi Millet İttifakı'nda olan partilere oy verir ve bu partiler için tam anlamıyla militanlık yapar...
Yapsınlar sorun değil...
Sorun, tam anlamıyla militanlık yapan bu gazetecilerin yüzde 78,4'ünün, "Biz tarafsız gazeteciler..." diye cümle kurmaya başlamalarındadır...
İşte o zaman militan gazetecilikten çıkıp terbiyesiz olmaya başlamışlardır...

***

"Ben şu partiliyim ve partimin zarar görmemesi için bazı haberleri hiç görmem, yayımlamam" diyen meslektaşlarımda sorun yoktur, bir kez daha söyleyeyim...
Gazeteciler isterse taraf oldukları yana doğru yazı yazarlar, isterlerse de kendi tarafındakilerin hiçbir yanlışını eleştirmezler...
Şimdi ben bunları yazıyorum, ama, "Bırak Hakkı, çocuk musun? Bal gibi de para için böyle davranıyorlar. Para aldıkları yer hakkında haber yapabilirler mi?" diyenler olacaktır, katılmıyorum...
Kendimden biliyorum...
Ben, geçmişte maaş aldığım patronlarımı bile gazetemdeki sütunumdan eleştirmişimdir, belki de o yüzden lakabım "deli" olarak yapıştı üstüme bilmiyorum...
Ben yine de meslektaşlarımın sırf para için susacaklarını düşünmek istemiyorum...
Mevzu şu...
Sırf siyasi görüşünüz zarar görmesin diye, tepki göstermeniz şart olan bir kişiye tepki göstermiyor, gösteremiyorsanız siz bilirsiniz, kimse karışamaz...
Bu tepkiyi göstermediğiniz için herhangi bir gün "kadın haklarını" savunan, "kadına şiddeti" lanetleyen şeyler söyleme hakkını yitiriyorsunuz, çok iyi biliyorsunuz, ancak birçoğu pişkin olduğu için umursamaz ve birkaç gün sonra başlar yine ahkam kesmeye...
Haydi ona da tamam diyelim...

***

Ancaaaak...
İş, kendi yapamadığı gazeteciliği yapanlara, herkesi eleştirebilenlere laf söylemeye gelince iki dakika duracaklar...
Kendi militanlık yaptığı tarafı eleştirdiği için bir meslektaşına "tetikçi" diyenlere ne denir?
Taraflı gazeteci, tamam...
Militan gazeteci, o da tamam...
Şimdi bir de terbiyesiz gazeteci türü çıktı, işte ona kimse "tamam" demez, diyemez...
Sahte ve terbiyesiz gazetecilerin, kendisine utanmadan, "gazeteciyim" deme hakkını elinden aldı, Odunpazarı Belediyesi özel kalem müdürü Şenol Durur'un, o, kadın muhtara attığı yumruk!
Farkındalar, gerçekten farkındalar...
Terbiyesizleşmelerinin, biz gazeteciler hakkında fısır fısır konuşmalarının, asla karşımıza çıkmaya cesaret edememelerinin nedeni budur!
Haydi aslanlarım, haydi işinize, haydi yolunuza. Allah çarşınıza pazar versin!

Yorumlar (1)
Sema Güleriz 3 yıl önce
Şenol Durur'un, o, kadın muhtara attığı yumruk!Şiddetle kınıyorum

Gelişmelerden Haberdar Olun

@