Edebiyat dünyasının acı kaybı... Bülent Parlak 43 yaşında hayatını kaybetti

Kültür, sanat ve edebiyat dergisi "İzdiham"ın kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Bülent Parlak, kalp krizi nedeniyle 43 yaşında hayatını kaybetti...

HAYAT 19.04.2022, 22:03
Edebiyat dünyasının acı kaybı... Bülent Parlak 43 yaşında hayatını kaybetti

"İzdiham" dergisinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda Parlak'ın vefatı duyurularak, "Şüphesiz biz Allah'a aitiz ve şüphesiz ona döneceğiz." anlamına gelen "İnna Lillahi ve İnna İleyhi Raciun" ifadelerine yer verildi.

Şair Bülent Parlak: O şiir yayınlanmasaydı ben hiç şiir yazamazdım 
Üsküdar'da Atik Valide Camii'nde yarın öğle vaktini müteakip kılınacak cenaze namazının ardından, Parlak'ın cenazesi Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilecek.

Şair Bülent Parlak, 5 Ekim 1979'da Malatya'da sekiz çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak dünyaya geldi.

Babası İşçi Sendikası Malatya Şube Başkanlığı ve Türkiye Komünist Partisi ile Cumhuriyet Halk Partisi’nde uzun yıllar siyaset yapan şair, 6 yaşında babasını, 19 yaşında da annesini kaybetti.

Parlak, ilk ve orta öğrenimini birincilik derecesiyle Malatya'nın Konak beldesinde tamamladı.

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni kazanan ancak maddi sorunlar nedeniyle bir yıl sonra okulu bırakan Parlak, staj yaptığı gazetenin reklam servisinde çalışmaya başladı.

Parlak, yeniden girdiği üniversite sınavında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi'ni kazandı. Fakat evli ve bir çocuk babası olduğu için İstanbul'da çalışıp, Samsun'a gidip gelmekte zorlanınca, fakülteyi 7 yılda bitirdi.

Okulu bitirdikten sonra otel ve mobilya dükkanı işletme, dershane açma gibi çeşitli teşebbüslerde bulunan Parlak, bu işlerde başarılı olamadı.

İlkokulda şiir yazmaya başladı
Bülent Parlak, şiir yazmaya ilkokul yıllarında başladı. Ancak üniversiteyi bitirene dek şiirden uzak duran şair, yıllar sonra, ortaokul öğretmeninin teşviki ve sitemiyle yeniden şiir yazmaya başladı.

Başarılı edebiyatçı, bir röportajda, bu durumu şöyle anlatmıştı:

"Üniversiteyi kazanıp İstanbul'a geldikten sonra, yazmaya devam etmediğimi öğrenen öğretmenim bana, yazdığım mektupların fotokopisini yolladı. Ben o mektupları okuduğumda çok utandım kendisinden. 'Acaba yapabilir miyim?' dedim. Çünkü edebiyatla herhangi bir ilgim yoktu. Yürümekten edebiyatla ilgilenmeye vaktim yoktu. Erken yaşta evlendiğim ve ailemi geçindirmek zorunda olduğum için sürekli bir şeyler yapmam gerekiyordu. O mektupları aldığımda Aksaray'da bir hanın içerisinde kendime ofis açmıştım. O hayat gailesi içerisinde tabii şiire, edebiyata herhangi bir yer yoktu. Ama çok güzel yürüyordum. Bayrampaşa'dan Eminönü'ne kadar yürüyordum. Oradan vapura biniyordum. Vapurdan da Üsküdar'dan ya da Kadıköy'den Koşuyolu'na kadar bir daha gidiyordum. Günlerim hep yürümekle geçiyordu. Bu yıllarca devam etti. Üniversiteyi bitirdikten sonra da hiç bırakmadım. Onun kitabını yazıyorum şu an, 'Kötülüğün Canlı Tarihi' diye. Niçin yürüdüğümü bu kitapta yazıyorum."

Adisyon kağıdına yazdığı şiiri Dergah dergisine yolladı
Bir adisyon kağıdı üstüne karaladığı şiirini, Dergah dergisine gönderen Parlak'ın bu şiirle birlikte birçok eseri 2005'ten itibaren Dergah'ta yayımlandı.

Mustafa Kutlu tarafından desteklenen şair, Dergah dergisindeki ilk şiiri için, 'O şiir yayınlanmasaydı ben hiç şiir yazamazdım.' ifadelerini kullanarak, şunları söylemişti:

"İstanbul Üniversitesinin orada, canımın sıkkın olduğu bir gün, adisyon kağıdının arkasına 'Vakti Dolmuş Bir Yeminin Bitmeyen Şamatası' adlı ilk şiirimi yazdım ve Dergah Dergisi'ne yolladım. Aradan galiba 15 gün geçti. Üsküdar'da Ali Ayçil ve Adem'le okey oynuyorduk. Okey bitti onlar bana bir dergi çıkardı. Ali, 'Abi sen şiir mi yazıyorsun?' dedi. 'Hayır.' dedim. Bir baktım kapakta Bülent Parlak ve yazdığım o şiir. Çok heyecanlandım. Enteresan geldi. Çünkü edebiyat benim dünyamda herhangi bir yer kaplamıyor ki orada bir şey yaptığımda sevineyim ya da mutlu olayım ama garip bir haz aldım. Heyecandan yüzüm kızardı. Hiç unutmuyorum ve dediler ki 'Mustafa Kutlu seni soruyor, kim bu?' diye. Masanın dağılmasını bekledim. Üsküdar iskeleye gittim ve dergiyi aldım. O gün şiirle olan diyaloğum başladı. O şiir yayınlanmasaydı, ben hiç şiir yazamazdım."

Parlak, 2007'de "izdiham.com" adresinde bir edebiyat portalı açtı. Türk ve dünya edebiyatından metinlerin, edebi yazıların, hikaye ve denemelerin yayımlandığı portal, sonraki zamanlarda dergiye dönüştü.

İzdiham dergisi 2008'den itibaren matbu olarak "Hepimiz Ölecek Yaştayız", "Kıyamet kopma ihtimaline karşı abonelik faaliyeti yoktur" gibi dikkat çekici sloganlarla basılmaya başladı. İçeriği ve mizanpajıyla oldukça sevilen dergi, orijinal kapak yazılarıyla da ilgi gördü.

Derginin ilk sayısının kapağında "Yaşamak sağlığa zararlıdır" ifadelerine yer veren Parlak, pek çok gence hikaye, deneme ve şiirlerini yayımlama fırsatı vererek, bir edebiyat okulu misyonu üstlendi.

Bülent Parlak, Dergah dergisinde yayımlanan şiirlerini, 2010'da "Sevgili Huzursuzluğum" adlı şiir kitabında toplarken, 2012'de babasına ithafen yazdığı "Yalnızlığın İcadı" adlı deneme kitabını, 2014'te "Ricakeş", 2018'de ise "Her Şey İçin Çok Geç" adlı şiir kitaplarını çıkardı.

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@