13.12.2021, 14:45

İstiklal yürüyüşünde AKP istifa denilseydi Bengi Başer desteklerdi!

Geçtiğimiz günlerde hem insanlığı hem de ülkelerin ekonomisini yıpratan, bilimden uzak, simyacılıkla çözüm aranan ve bir işe yaramayan süreçlere karşı tepki göstermek için insanlar toplandı.

Ve İstiklal Yürüyüşünde bir araya geldiler…

Türkiye’nin dört bir yanından insanlar bu yürüyüşe katılmak ve tepkilerini dile getirmek için İstanbul’a gitti.

Amaç nedir peki?

İnsanlığı barkottan ibaret görmeye çalışan sistemin getirmiş olduğu küresel yıpratmaya karşı ses çıkartmak…

PCR gibi insanlığı sürekli şarta bağlı kılan ve özgürlüklerini elinden alan sisteme karşı çıkmak.

Hâlâ Türkiye’de aşı olmayan öğrenciler bazı üniversitelere PCR testi yaptırmadan giremiyor…

Hâlâ aşı olmayan insanlar PCR testi göstermeden seyahat edemiyor.

Ve tüm bu tedbirlere rağmen Güney Afrika’da ortaya çıkan omircon varyantı Türkiye’de de görüldü.

Kim getirdi peki bu omicron varyantını, aşı olmayanlar mı?

PCR testi olmadan bir yerden bir yere hareket edemeyen aşı olmayanların yeni mutasyonu dışarıdan alıp getirme ihtimali nedir?

Peki aşı olduğu için her türlü rahatlığın ve konforun sunulduğu insanlar…

İşte tüm bu mantıksızların tezahürüdür İstiklal Yürüyüşü.

Bu eylem içerisinde herhangi bir siyasi düşünce yapısının avukatlığına bürünen bir fiili durum göremezsiniz.

Devlet veya iktidar aleyhinde bir slogan da atılmadı. İnsanlıktan bahsedildi, özgürlükten bahsedildi, anayasadan bahsedildi ve birazcık da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya sitem edildi.

Bir de fesatlar var tabii…

İnsanların toplanıp “bilinçli protesto hakkını” kullanmasını eleştiren bilim insanları…

Kimi zaman insanları, “elimize sakın düşmeyin” diye tehdit eden Bengi Başer, İstiklal Yürüyüşündeki topluluğa müdahalede bulunulmamasından yakındı.

Geçer sebep olarak da “salgın yönetiminden” bahsetti.

Eminim ki bu topluluk doların yükselmesine karşı slogan atsaydı, AKP istifa deseydi, Bengi Hanım hiç salgın yönetiminden bahsetmeyecek, aksine “yürüyün evlatlarım” edasıyla desteğini esirgemeyecekti. Olası bir kolluk kuvvetleri müdahalesinde de dışa yansıtmasa da içinden, “faşist” kelimesini birilerine sıfat kalıbı olarak kullanacaktı.

Aşı karşıtları olarak tasvir edilen bu grubu neden seviyorum ve içlerinde bulunmayı tercih ediyorum biliyor musunuz?..

Çünkü, dün hapis hayatının yaşandığı dönemlerde bu süreçlerin ülkenin ekonomisine, sosyal hayatına zarar verdiğini söyleyip, bugün yüzleşilen durumlarda hâlâ siyaset-üstü düşünceye sahip olabilmeleri yüzünden.

Eh, ne yapalım Bengi Hanım. Yetkileriniz ve unvanlarınız sizi hiç haklı çıkartmadı.

Goebbels’in sık tekrar kuralını da yutturamadınız.

Nihayetinde devede de boy var ama eşeğin arkasından gidiyor.

Yorumlar (4)
Didem 2 yıl önce
Onur bey güzel tesbitleriniz için tebrik derim.herkesin bir hikâyesi oldu bu dönemde ailede kayıplarımız oldu ..gözlemlediğim 3.doz aşının ilk haftasında yaşanan iç kanama ...tabi doğal olarak isbat etmekte imkansız sonuçları ile elimizde boş kaldı...bu korku pompalamak kriz haline getirmek bilinçli yapılıyor biraz altta yatan psikolojik durumla birleşince vahim sonuçlar oluyor.. bana bir şey olmaz demekte doğru değil elbette sağlık çalışanlarına yazık onlar büyük sıkıntı yaşıyorlar .üzerimize düşen hassasiyeti göstermek hepimizin görevi...bu o kadar saçma boyut kazandı ki tüm dünya uyansın diye dua ediyorum...kalemine saglık
Onur Çavuşoğlu 2 yıl önce
Başınız sağ olsun. Bu tarz acı kayıplarla karşılaşmamak ümidiyle...
Hafize Erke 2 yıl önce
Yine harika bir yorum konuya hakim bir gazetecilik örneği,durumu çok güzel özetlemişsiniz,kaleminize,yüreğinize,aklınıza sağlık.
Onur Çavuşoğlu 2 yıl önce
Teşekkür ederim, var olun :)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@