18.06.2022, 14:41

Devlet bu memurunu korumayacak mı?

Hakkı Kutlu enteresan bir insan ve gazeteci. Herkes etrafında kendisi gibi düşünen insan ararken, o kendisi gibi düşünmeyenleri tercih ediyor. Kendisi ile ayrı kutuplarda olmamız, birbirimize tahammül etmemizin önüne geçemiyor. Ülkenin kutuplara ayrıldığı bir dönemde Eskişehir'in farklılığı burada ortaya çıkıyor.

Tam tersi siyaseten aynı kutup ve ittifak içerisinde yer alıyoruz diye vicdanımı ve doğrularımı terk etmeyeceğimin altını tekrar çiziyorum. 

Çarşamba günü sosyal medya hesabımdan yaptığım paylaşımımın arkasından çok soru geldi. Paylaşımımın içeriği dijital basında, benim de hukuki olarak karşı karşıya geldiğim malum Belediyenin malum kişisinin geçmişinde Halkların Demokratik Kongresi platformunda yer aldığına dair bir yazı üzerine "Bunların tehditlerinden dolayı ailesini korumak için ruhsatlı silah alan devletin memurunu korumayan Devlet ve İçişleri Bakanı utansın. AKP'li değilse ölsün diyen İl başkanı ve milletvekilleri utansın. Bunlara yol veren malum belediye başkanı utansın. O bir kişi siz bin kişi hodri meydan" cümleleriydi. 

Eskişehir'de namusuna, şerefine, haysiyetine, dürüstlüğüne, vatanseverliğine çok sayıda insanın kefil ve şahit olacağı bir arkadaşımız, çalıştığı kurumda malum kişilerin fiili ve sözlü saldırısına, tehdit edilmesinin üstüne çalıştığı kurum dışında da takip edildiğini anlaması üzerine kendini ve ailesini korumak için ruhsatlı silah ediniyor.

Bu durum kendi memurunu koruyamayan Devletin acziyeti olmasının dışında, kamu güvenliği açısından çok vahimdir. 

Odunpazarı Belediye Başkanı ile şahsi hiçbir meselem olamaz. Benim meselem yönetim ve uygulamalardır. Yıllardır malum Belediyedeki farklı bir oluşumun tehlikesine dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu oluşum ile alakalı kamuoyu ile paylaştıklarım ve paylaşamadıklarım var. Yukarıdaki durum bu malum oluşumun cüretlerinin hangi boyutlara ulaştığının örneğidir. Gelinen nokta kapatılacak ve üstü örtülecek durumu çoktan aşmıştır. Ben kendimi devlet yerine koymuyorum, kendilerini devlet yerine koyanlara iyi uykular diliyorum. 

Demokrat Parti'nin idam edilen bakanımızın ismi ile Adnan Menderes ve  oğlunun ismini taşıyan bu arkadaşımız Odunpazarı Belediyesinde çalışan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin memuru. 

Dil bilen, yüksek lisans yapmış, eğitimli hatta şu andki malum Belediye Başkanının dolduramadığı koltuğu rahatça doldurabilecek donanıma sahip bir adam. Soyu, sopu, cibiliyeti herşeyi belli. Dedesi, Halide Edip'in kitaplarında adı geçen Kurtuluş Savaşı kahramanı. İsmet İnönü'yü ölümden, suikasten kurtaran adam. Babası Hamidiye Köy Enstitüsü'nün ilk mezunlarından. Ailesinde devletin çok hassas ve özel hizmetlerinde kahramanca mücadele eden insanlar var. Kendisi de çok özel terhis ve başarı belgesi sahibi milliyetçi ve vatansever bir Eskişehir çocuğu.

Herşeyi açık, eşi iyi kazanan bir meslek sahibi olmasına rağmen kredi ile aldığı ev sade bir apartman dairesi. Bir otomobili var o da kredi kullanılarak alınmış. Donsuz gelip, servet sahibi olanlardan değil. Helal parasına, haram karışmasın diye dertlenenlerden. Babası mezardan çıksa, yamuk işlere ve hırsızlığa imza attıramaz. Arkanıza bile bakmadan namusunuzu, paranızı, evladınızı her şeyini teslim edeceğiniz birisi.

Bu ülkede ne kadar namuslu ve şerefli olursanız o derece hedef olursunuz. Bu arkadaşımız da 2014 yılından bugüne bu malum kişilerin hedefinde hayatına devam ediyor. Disiplin cezası veriyorlar, mahkeme iptal ediyor. Belediyenin binasında fiili ve sözlü saldırmaya kalkılan, göz dağı vermeye çalışılan. Oradan oraya sürgün edilen bir adam. Bir gün cuma namazı için işyerinden ayrılıyor. 800'e yakın caminin mevcut olduğu Eskişehir'de hangi camiye  gideceğini kimsenin bilmesi mümkün olmamasına rağmen, malum kişiler amirini arayarak gittiği caminin nokta adresini veriyor. Resmi Devlet kurumunda fiili ve sözlü saldırı teşebbüsünde bulunanların kendisini dışarıda da takip ettiği hissi ile kendisini ve ailesini  korumak için ruhsatlı silah ediniyor. Silah edinme nedeni bunlardan korktuğundan dolayı değil. Kalleş bir saldırıya karşı tedbir. Bunların ağa babalarından korkmamış, bunlardan asla korkmaz. 

İki sürgün öncesinde şantiyeden bozma bir halk merkezine göndermişler. Merkezleri kadınlara hizmet veriyor, içerisine de bir tuvalet koymuşlar. Ziyaretine gittiğimde kullandığı cami tuvaletini temizlerken buldum. Ben de yardım ettim kendisine.

Çerkesler "Kadınların olduğu yerde kılıç çekilmez" derler. Bu Çerkesin de annesi bir yıldır ölümcül hastalığın pençesinde. Annesini ayakta tutmak için kendi hayatını feda etti. Bu haldeyken bile uğraşıyorlar. Annesine bakmak üzere izin hakkını kulladığı için maaşını kesiyorlar. Ama başka kullananları kesmiyorlar. Bu adama özel muamele. Ruhen zayıf olduğu  tarafından vurmaya çalışıyorlar. Savaşmanın bile bir ahlakı olur. İstediğiniz kadar vurun yıkamazsınız. 

Elinizi vicdanınıza, kendinizi bu arkadaşımızın yerine koyun. Sen devlete sadakatle hizmet et, karşılığında devlet en zor zamanında seni terk etsin. Bunlar Eskişehir'i şerif ile yargıcın olmadığı Teksas kasabası zannediyorlar. Bu arkadaşımız Eskişehir'li değil de bu malum kişilerin hemşerisi olmuş olsaydı el üstünde tutulurdu. Veya AKP'nin seçim kaybetmiş Belediye Başkanı veya Birlik Vakfı'nın adamı olsaydı oturtacak makam bulamazlardı.

Bu ülkenin en yalnızları namuslu ve şerefli insanlar olmuş. Memleket kimin gücü kime yeterse sistemine dönmüş. 
Bu bilgileri kendisinden habersiz kamuoyu ile paylaştığım için kendisi beni affetsin. 7 sene boyunca  bunların tehditlerine ve baskılarına boyun eğmeyen arkadaşımızın, annesinin sağlığı uğraşırken bunların yaptıklarının karşısında omuzlarının düşmesine isyan ediyorum.

Rahmetlik Demirel'in dediği gibi "Her gündüz, iki gece arasındadır".

Türk Devleti elbette okuttuğu, kendisine hizmet eden sadık evladına yapılanların hesabını bir gün soracaktır. Zulüm edenler ve seyredenler bunu akıllarından hiç çıkarmasın. Bu namuslu ve mert arkadaşımızın kirpiğine dokunulsa sorumluları bellidir. 

Herkesi görevini yapmaya davet ediyorum.

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@