25.11.2021, 22:12

Dolar, kriz ve keriz

Doların artışını hayretle takip ettim.

En son takip etmekten yorulup, bıraktım…

Sonra vatandaşların fikirlerini merak ettiğim için Twitter’ı açtım.

Bir baktım ki çökmüşüz, bitmişiz, yok olmuşuz…

Kafamı camdan dışarı çıkarttım, hayat devam ediyor.

Arabalar vızır vızır…

Paraya kıyıp bir kahve içmek üzere dışarı çıktım.

Bir baktım en ucuz orta boy kahvenin 15 lira olduğu mekanlar tıklım tıklım…

Benim ne eksiğim var dedim, 13 küsür liraya küçük boy kahve aldım.

Oturdum kahvemi yudumluyorum ve insanları gözlemliyorum.

Bazılarına kulak misafiri oldum.

Herkes ekonomiyi eleştiriyordu neredeyse.

En ucuzu 15 lira olan kahvelerini yudumlarken (ki bazılarının yanında pasta da vardı) insanlar krizden bahsediyorlardı.

Haklı mı haksız eleştiri mi?..

Sürekli düşünüp durdum.

Gerçek bir kriz olsa acaba en ucuzu 15 lira olan kahveleri alabilecek cesarette olabilir miydik?

Gerçek bir kriz olsa 15 lirayı bir kahveye çarçur edebilir miydik?

Doğru argüman, hayatın giderek pahalılaşması…

Eleştiri noktası bu olmalı.

Ben de yakınıyorum hayatın bu denli giderek pahalılaşmasından.

Hatta bu sorunlar dile getirildiğinde bir muhatabın bulunmaması, daha da yakınılacak bir durum.

Fakat “kriz var” diyebilmek için yeterli koşulları sağlamış değiliz.

Bu yanlış argümanlar, halkı galeyana getirip sokağa dökmek için bir vesile oluyor.

Sonuç olarak dünya kamuoyuna güven vermeyen imajların ortağı olup, dolardaki artışa hız kazandırıyoruz.

TL mi değer kaybetti, dolar mı değer kazandı?

Osmanlı mı geri kaldı, Avrupa mı ileri gitti?

Sağlıklı her tarihçinin eninde sonunda savunduğu bir görüştür; Osmanlı’nın geri kalmadığı, Avrupa’nın ileri gittiği.

Elbette tarih bilimine siyasi ideolojik bir jargonu enjekte ederseniz bu fikirler de doğal olarak değişecektir.

Neyse…

Enflasyon ısrarla düşürüldü.

Tıpkı ekonomisi güçlü her devletin enflasyonu düşük tuttuğu gibi…

Türkiye’nin bu kararlı adımının elbette bir karşılığı olacaktı.

Oldu.

Dolar inanılmaz derecede fırladı.

Bloomberg’in ABD’deki yayınlarını takip ediyorum. Ekonomistler çıkmış konuşuyorlar.

Mevzu bahis Türk Lirasının düşüşüne geldi.

Ekonomistlerin yorumu aynen şöyleydi:

Türkiye güçlü bir devlet olduğunu enflasyonu düşürmesi ile ortaya koydu. Yapay bir şekilde enflasyonu düşürmek elbette o ülkenin ekonomisini belli bir süre yıpratacaktır. Fakat TL’nin dolar karşısında değer kaybettiğini söylemek doğru değil. Dolar tüm dünyada inanılmaz şekilde güç kazandı. Euro karşısında değerini arttırmayı başardı. Aslında TL dolar karşısında değer kaybetmedi, dolar tüm dünyada müthiş bir değer kazandı. Türkiye de pandemi sürecinde ekonomisini büyütmeyi başaran ender ülkelerden…

Diğer devletlerde Türkiye’nin bu tutumu daha da güçlenme çabası olarak yorumlanırken kendi ülkemizde sokağa dökülün, ülke elden gidiyor isyanları hat safhada.

Pandemi koşullarında sürekli kapanmadan yana tavır takınanlar, bu kapanmaların Türkiye’ye ekonomik anlamda ne kadar fatura ödettiğinden habersiz…

Hatta öyle ki sürekli kapanmadan yana olan Bilim Kurulu üyesi Bengi Başer de doların artışını protesto etmek için sokağa dökülenleri destekler nitelikte twit atmıştı.

Ekonomiyi bu kadar önemseyen bir bilim kurulu daha önce hiç görmemiştim.

Zira bir günlük kapanmanın Türkiye’ye faturası ortalama 1 milyar lira.

İşin daha da kötüsü, kapanmaların bir işe yaramadığını kapanmalar bittikten sonra ifade ettiler.

Ekonomik anlamda çekilen zorlukların bir faturası da “hiçbir bilimselliğe” dayanmayan çözüm önerileri ile ülkeyi sürekli “kapatın” çağrılarıyla baskılayan Bilim Kuruluna kesilmelidir.

Sabah akşam televizyona çıkmak yerine, twitter’dan gündemi takip etmek yerine biraz bilimle ilgilenselerdi, ne ülke pandemide kapanmalardan ekonomik anlamda etkilenirdi ne de bugün Bengi Başer’in sabrı tükenirdi.

Zira pandemide neredeyse Avrupa’nın tamamı ekonomide daralma yaşarken Türkiye büyüme göstermişti.

Bunu da hiç takdir etmedik tabii ki.

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@