03.07.2022, 11:59

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasa Pınar Gültekin’in katiline ne ceza verilirdi?

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması hukuki zeminde her zaman tartışılabilir.

Usulünden, gerekçelerine kadar sağlam argümanlarla eleştirilebilir.

Her kararın, her durumun etkileri nitelikli ve gerçeğe uygun argümanlarla ortaya konabilir.

İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekilmese Pınar Gültekin hayatta olurdu demek ise apaçık yalandır. 

Sözleşmeden çıkılmasa katiline aynı ceza maddeleri uygulanamazdı, bu hüküm kurulamazdı diyebilmek açıkça yalandır. 

TCK’daki haksız tahrik maddesi cinsiyetten bağımsız olarak uygulanan bir maddedir.

İstanbul Sözleşmesi’nin hiçbir maddesinde suça karşı verilen cezada haksız tahrik maddeleri uygulanıp uygulanmamasına ilişkin bir hüküm yoktur.

42. Maddesi dahi sözde namus olmak üzere kabul edilemez gerekçeler başlığını taşır. Kültür, görenek, din, gelenek veya sözde namusun şiddet eyleminin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlayacak önlemleri alır demektedir.

Olayda ise mahkeme ceza kanununda da yer alan “şantaj” suçunun gerçekleştiği gerekçesi ile “haksız tahrik” maddelerini uygulamıştır.

Bu kadar çok, bu kadar sürekli, bu kadar “tıpkısının aynısı” yalanları söylemek, üretmek tesadüf olabilir mi?

Türkiye sözleşmeden çekilmese verilen cezada “haksız tahrik” hükümlerinin uygulanmayacağını iddia edenlerin arasında Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı dahi var.

Durup, düşünmek, düşünüp tartışmak gerekiyor.

Mahkemenin şantaj uygulandığı gerekçesi ile haksız tahrik hükümleri uygulamasının “kültür, görenek, din, gelenek, sözde namus” ile ne ilgisi var?

Temmuz 2020’de vahşi bir cinayetin kurbanı olan Pınar Gültekin’in sözleşmeden çıkılmasa hayatta olacağını iddia edenler nasıl bir akıl tutulması yaşıyor?

Kimse açıp ceza kanununu okumuyor.

Kimse İstanbul Sözleşmesinin maddeleri neydi diye dönüp bakmadı. 

Kimse infaz yasalarını bilmiyor.

Sürekli cinayetin kolaylaştığı, işlenen suçların cezasız kaldığı üzerine yalan söylemek hem kötü, hem aptal, hem cahil olanları, suç işlemeye meyilli olanları, “suç işlemeye yöneltmeye” yarıyor.

Bu kadar sürekli, bu kadar sistematik, bu kadar yaygın yalan tesadüf olamaz.

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@