28.10.2021, 16:21

Muz beyinliler!

Şu aralar Suriyelilerin muz yediği videolar çok meşhur.

Sosyal medyada yayınlanan bir videoda “ekonomiye” sitem eden bir vatandaşımızın “muz alamıyoruz” söyleminden sonra bir anda sosyal medyada Suriyelilerin muz yediği videolar sansasyonel oldu.

Apaçık bir provokasyon olduğu belli.

Soros’un ayakçılarına sahip çıkmaya çalışanlar varlığını devam ettirdiği müddetçe, kargaşa ticaretinin somut yansımalarını görmemiz çok da kötü olmasa gerek.

Kimin ne mal olduğu böylelikle ortaya çıkıyor.

“Ülkenize alıp sahip çıktığınız insanlara bakın, Türk milletiyle alay ediyorlar…” gibi cümlelerle, genelleme yöntemine başvurarak kargaşa ticaretinin satışlarını arttırmaya çalışanlara muz değil ama ceviz tavsiye ederim.

Belki o zaman “mantık ilkelerini” daha doğru kullanırlar, genelleme yönteminden vazgeçerler.

Ya da genellemenin ne zaman, nasıl kullanılması gerektiğiniz öğrenirler.

Belki o zaman ufak tefek sorunlarla kargaşa yaratmak yerine iyi niyetlerle çözüm pratikleri oluşturmaya çalışırlar.

***

Kaval havasında ayağı burkulanlar

Büyükelçilerin Osman Kavala çıkışıyla birlikte umutları yeşerenlerin sayısı bir hayli fazlaydı.

Anında “kaval havası” çalmaya başladılar.

İstek parça Şirin Payzın’dan geldi.

Ne oldu bilinmez, giydiği topuklulardan ötürü sanırım ayağı burkuldu.

Kavalına eşlik ederek geldiği kavalcının melodisi bir anda kesilince, sinirlenip suçu kime atacağını da bilemedi.

Öfkesini kaval imalatı yapanlara kustu.

***

Bilim Kurulunun başarısızlığa borçlu inadı

Sıkı ve insanların pratiklerine bir anda balta vuran tedbirlere uyduğumuz takdirde pandemi denilen illetten kurtulacağımızı sık sık söyleyen Bilim Kurulu şu an ne düşünüyor bilmiyorum.

Maske takarsanız bitecek dediler, bitmedi.

Aşılar geldi, haydi, dediler, 2 doz dediler, bitecek dediler, 100 milyondan fazla doz aşı yaptılar, bırakın bitmeyi, daha da arttı.

İnsanları teşvik amacıyla “aşısız olanı sokağa bile çıkartmamalıyız” dediler, baktılar çok ilkel bir öneri, bari seyahat ettirmeyelim, AVM’lere almayalım, çalıştırmayalım dediler…

Sağlıktan ziyade sırf özgür olabilmek için gelin bu aşıyı olun dediler.

PCR ile her hafta uğraşılır mı, gelin uğraşmamak için aşı olun dediler.

Baktılar aşı olduktan sonra virüse yakalanıp ölenler var “tam aşılanmamış” tabirini hayatımıza soktular.

Şimdi de 3. doz aşı var.

Yine bitecek diyorlar.

İyice “Yalancı Çoban” hikâyesine döndü bu olay.

Salın şu milleti artık.

İnanan, gönlü olan, rızası olan gitsin 66. doz aşı olsun.

Ama yok, olmaz…

İş inada bindi.

Başarısızlık egoya büründü.

Aşı olmama konusunda ısrarcı olanları aşılayana kadar “ego tatminliği” de yaşanmayacak belli…

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@