10.08.2022, 18:20

Öğretmenlere vurun ama bari bu sefer dinleyin!

Eşim öğretmen olmasaydı belki ben de bazı dangalaklar gibi "Kardeşim öğretmenlik de ne kıyak iş. Cumartesi pazar tatil, üç ay okul yok. Ohhh ne âlâ iş" diyenlerden olurdum!

Yok, ama o kadar olmazdım...

Zira en azından mesleğimden kaynaklı, herhangi bir iş kolunun 'aslında' ne kadar zor ve önemli olduğunu dışarıdan bakarak anlayabiliyorum...

Öğretmenlik hakkında beylik sözler etmeyeceğim...

Şu anda Türkiye'de halen aktif 1 milyon 250 bin öğretmen var ve bence en kalabalık meslek grubu oldukları için belki de en fazla mağdur olan kendileri...

Kim konuşsa, öğretmenlik şöyle ulu bir meslek, şöyle değerli, böyle harika falan diyor sonra arkasını dönüp "Bunlar da hiç çalışmadan para kazanıyor, çok keka" diye konuşuyor maalesef...

Dedim ya eşim öğretmen olduğu için sanırım ne kadar çok çalıştıklarını biliyorum...

Ve fakat hiçbir zaman 'çok çalıştıkları' için herhangi bir kem söz etmedim öğretmenlerle ilgili. Evet, öğretmenlerin büyük bölümü kendisini yetiştirmek için herhangi bir şey yapmıyor.

Evet, öğretmenlerin belki de dörtte üçü, okulu 'iş yeri' olarak görüyor.

Evet, bırakın kitap okumayı, gazete okuyan, haberleri takip eden öğretmen sayısı hiç de fazla değil...

Evet, mesleği ile ilgili bilimsel araştırmaları takip eden öğretmen sayısı neredeyse 'yok' denecek kadar az...

Ve fakat bana söyler misiniz, hangi meslek grubunda bu saydıklarım 'dört dörtlük' vaziyette?

Öğretmenler her şeye rağmen bizim çocuklarımız için çalışıyor, didiniyor ve geleceğimiz için büyük bir 'bina' inşa ediyor...

Her şeyi geçelim, öğretmenliği, çalışma saati ve günüyle ölçmek ne kadar büyük haksızlık öyle değil mi?

***

Şu sıralarda öğretmenler yine bir şeye tepki gösteriyor ve sosyal medyada yine birileri "Eeee şu meslek de böyle; eeee bu iş kolunda da şöyle amaaaa" diye tepki veriyor.

Bundan yıllar önce, bence sadece meslekte yıl almış öğretmenlere daha fazla ücret ödeyebilmek için "uzman/baş öğretmen" kavramları oluşturulup gerekli yılı tamamlayan öğretmenleri sınava sokmuşlardı.

Maaşlarında da birazcık artık yapmışlardı...

2021 yılında, "Öğretmenlere uzman ve baş öğretmenlik sınavı yapılarak, önümüzdeki yıldan itibaren maaşlarına bin ve iki bin lira zam yapacağız" dendi...

Sonra bu iş, "2022 yılında çalışmalar sürecek ve sınavlar yapılacak, 2023 yılından itibaren başlayacak" noktasına getirildi...

O zamanlar en iyi öğretmen maaşı 6 bin lira civarındaydı ve bahsedilen miktar iyi görünüyordu. Şimdi bu iş başladığında yapılacak artış maaşın çok çok altında kalacağı için pek bir anlamı da kalmadı zaten...

Haydi maaş artışını bir kenara bırakalım...

Peki, normal bir iş kolunda "motivasyon kaynağı" olacak 'terfi' meselesi öğretmenlikte doğru mu?

Son günlürde eşim sürekli bilgisayardan bir şeyler izlemeye başlayınca kendisine sordum. "Uzman öğretmenlik için sınava gireceğim ya o sebeple hazırlanan videoları izliyoruz" dedi...

Konu hakkında bilgilenmek için eşime birkaç soru sordum, ancak yanıt alamadım. Belki Cumhur İttifakı seçmeni olduğum için konuşmadı benimle, belki de 'her konuştuğumuzu yazıyorsun' şikayeti nedeniyle artık mesleği ile ilgili konuşmayacak...

Neyse ben de birçok öğretmen arkadaşımla konuştum...

Hatta liseden sınıf arkadaşlarıma bile sordum...

Bir arkadaşım net konuştu: "Bu tür öğretmenler arasında ayrımcılık yapan uygulamalar hiç hoş değil Hakkı. Öğretmenler için unvana gerek yok. İnsan kıymeti bilinsin istiyor. Ayrıştırma olmadan. İlla ki, kendisini geliştiren ile geliştirmeyen arasında fark olmalı. Örneğin öğretmenin her 10 yılda bir aldığı hizmet içi eğitimler, katkıda bulunduğu mesleki gelişimler için bir ödüllendirme (maaş artışı, başarı belgesi vb.) yapılsın. Belki öğretmenin tercihine göre her yıl açılacak hizmet içi eğitim kurslarını tamamlayanlara belli bir puan verilip sonra onlar toplanarak bir ödüllendirme yapılabilir. 5 yılda ne kadar hizmet içi eğitime katıldın, branşında yüksek lisans ya da doktora yaptın mı? Kardeşim maaşına zam mı istiyorsun, eğitimlere katıl, bunu mesleğinde uygula, sonuçlarını göster, ha işte o zaman zammı hak ettin...

Şu durumda işini düzgün yapanla yapmayan aynı konumda. Ama bunun yolu bu saçma uygulama değil..."

***

Ben en mantıklı önerileri bir araya toplamaya çalıştım...

Uzun lafın kısası, öğretmenler bu konuda dertli ve haklılar tabii ki...

Öğretmenleri dinlemek ve onlarla birlikte hareket etmekte fayda var...

Evet, çalışan ve üreten öğretmen ile sadece 'işe gidip gelen' öğretmen bir olmasın, evet...

Ancak bunun için meslekte hiçbir karşılığı olmayan sınavlarla, ayrıştırıcı uygulamalara bel bağlanmasın...

Milli Eğitim Bakanlığı bürokratları bu konuda kolaya kaçmamalı...

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@