27.09.2021, 12:36

İmar planlarını çöpe atalım gitsin o zaman!

Eskişehir’de yıllardır imar planlarının uygulanması konusunda öyle olaylar yaşandı ki, bu imar planlarını neden yapıyoruz ki diye düşünmeden edemiyoruz. Zira bu planlara imza atanlar kendileri bunları uymayınca o kadar planlamayla neden uğraşıyoruz diye düşünmeden edemiyoruz. 
Gerçi, şehrimizde malumuz uzun süredir nazım imar planımız yok, master bir trafik planımız da yok. Tüm bu eksikler şehrimizdeki bazı sorunları da nedenini oluşturuyor diye düşünüyorken bir bakıyorsunuz ki, imar planlamasında başka maksatlarla kullanılması gereken yerler, el altında farklı şekilde kullanılmaya başlamış. 

En son yaşadığımız örnek ise şehrin merkezi konumunda olan bir noktada. Şehir gazetesinin yazarı Vedat Alp tarafından bir yazı dizisiyle kamuoyuna duyurulan konuyla ilgili olarak AK Parti İl Başkanlığı da sessiz kalamadı ve suç duyurusunda bulundu. Ancak geçmişte öyle örnekler var ki, konuyu kamuoyuna duyuran Vedat Alp “Bu kez de “Yapılan yapanın yanına kâr kalacak” mı?” diye bir yazı daha yazdı. Gerçekten dönüp baktığımızda birçok örnekte hepsi yanlarına kâr kalmadı mı?

Vatandaşa ait bir arazi, imar planlarında ‘’Büyükşehir Belediyesi Sosyal ve Kültürel Tesisler Alanı’’ olarak belirleniyor.

Sonrasında, bugün paha biçilmez değere sahip olan arazi, kamulaştırılarak Büyükşehir Belediyesi mülkiyetine geçiriliyor.
O araziye yapılması gerekenler belli…

"Büyükşehir Belediyesine ait olmak üzere kütüphane, halk eğitim merkezi, sergi salonu, sanat galerisi, müze, konser, konferans, kongre salonları, sinema, tiyatro ve opera, kreş, kurs, yurt, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, yaşlı ve engelli bakımevi, rehabilitasyon merkezi, toplum merkezi, şefkat evleri…"

Şu an bu konuyla ilgili olarak suç duyurusunda bulunuldu ancak Vedat Alp’in dediği gibi bu konu da cezasız kalacak mı yoksa kalmayacak mı ilerleyen günlerde göreceğiz.

Bir önceki imar konusundaki durum ise Büyükerşen ailesi ile ilgiliydi. İmar planlarında tarla olarak görünen arazi üzerine kaçak olarak bina yapılmış ve bir de imar barışından yararlanabilmek için 2019’da yapılan bina, 2017’de yapılmış gibi başvuru yapılmış olduğu ortaya çıkmıştı. Sonuç olarak ne olacak diye hep birlikte kamuoyunun beklediği konu ile ilgili olarak Tepebaşı Belediyesi ceza kesti ve bina şu an hala kullanımda. 

Kamuoyunu uzunca meşgul eden bu tarla üzerine yapılan konut konusunda da kamu vicdanın rahatlatacak bir çözüm üretilmedi demek yanlış olmaz. Zira benzer bir durum bir vatandaş tarafından yapılmış olsaydı sonuçları ne olur diye uzunca süre halk arasında da konuşuldu. Hatta bu durumun bundan sonra imsal bile teşkil edeceği gibi bir kaygı da dile getirildi. 

Bu olaydan kısa bir süre önce de yine imar konusunda yapılan başka bir konu gündeme bomba gibi düşmüştü. Zira Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Eskişehir Büyükşehir Belediyesine Belediye Hizmet Alanı olarak tahsis edilmiş olan, Eski otobüs bakım merkezinin ticari alana dönüştürüldüğü ve bu dönüşüm için de milyonlar harcandığı ortaya çıkmıştı. Yapılan harcamalar ve çalışmalar sonrasında yargıya taşınan durum sonrasında bölge şu an atıl olarak beklemede. 

Kumlubel Mahallesi'nde bulunan Karayolları Genel Müdürlüğüne ait yaklaşık 21 bin 842 metrekarelik alan, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından Eskişehir Büyükşehir Belediyesine ‘Belediye hizmet alanı ve bahçe’ kullanımı şartıyla tahsis edildi. Tahsis sırasında ise durum tapuya şerh düşüldü. Bir süre sonra Büyükşehir Belediyesi Kumlubel Mahallesi 16501 parselde bulunan ‘Belediye hizmet alanı’ olan alanı Büyükşehir Meclisine 12 Aralık 2019 tarihinde getirerek, ‘Ticari alan’ olarak değişikliğe gitti. Bu sırada belirtilen alana ise Büyükşehir Belediyesi tarafından milyonlarca liralık yatırım yapıldığı ve birkaç ünlü firma ile kiraya verilme konusunda görüşüldüğü iddia edildi.


 

İmara aykırı olarak yapılan veya bu şekilde değişikliğe gidilen durumlar elbette sadece buralarla sınırlı değil. 

Yine yakın zamanda Odunpazarı Belediyesi de bu konularla ilgili olarak farklı iki yerde gündeme geldi. 

Gökmeydan Mahallesi’nde bulunan Açık Pazaryeri Odunpazarı Belediyesi spor kompleksine dönüştürüldü. Vakıflar Bölge Müdürlüğü ise Odunpazarı Belediyesi’ne alanı pazaryeri yapması için kiraladığını belirterek alanı eski haline çevirmesi için süre tanıdı.


Diğer bir yer ise Güvercin Köy projesinde yaşandı. Buraya yapılanların ruhsatsız olması gündeme gelmiş ve Büyükşehir Belediyesi tarafından

Odunpazarı Belediyesine ceza kesilmişti. Ancak durum sadece bununla sınırlı değil. Güvercin köyün yapıldığı alan imarda park alanı olarak görünüyordu. 

Güvercin Köy’ün olduğu yeşil alanı belediye hizmet alanına dönüştürmek isteyen Kazım Kurt’un talebi Büyükşehir’de reddedildi. Komisyonda CHP’li üyeler bile çekimser kalmıştı… 


Bu örnekler yakın zamanlarda yaşanmış örnekler olması için birçok kişinin hatırlayacağı ve gündemde kalmış ve tartışılmış konulardı. 
Daha eskilerden ve ne zaman Sarısungur tarafına gitsem hep gözüme ilişen o dönem mevzuat ve kanunlara aykırı olarak yapılmaya çalışılan ve bir nevi imar kurallarının hiçe sayılmasının hatta kanunsuzluğun anıtı olarak gördüğüm gölet yanındaki yarım anfi tiyatro gelir aklıma. 


Malum gölet ve bölge birkaç farklı konu ile de o yıllar gündemi meşgul etmişti. Yapılan gölet o dönem için Eskişehir’in yedek su deposu olarak kamuoyuyla paylaşılmıştı. Ancak böyle bir alana belirli mesafeler içinde bina yapılması yasalarla engellenmiş olmasına karşın yetkisi olmadan ESKİ’ye yaptırılmaya çalışılan Amfi Tiyatro yasalara takılmış ve kanuna aykırı olduğu için inşaat bu haliyle bırakılmıştı. 

Eskişehir’in yedek su deposu diye o yıllarda anlatılan bu göletin ise bir zaman sonra Kütahya tarafından Porsuk çayında meydana gelen bir kirlenme sonrası yapılan açıklamalarda aslında yedek su deposu olmaktan çok uzak olduğunu da kamuoyu aslında öğrenmiş olmuştu. Zira, kurumun en yetkili ismi olan başkan kirliliğin Eskişehir’e ulaşması halinde Eskişehir’in birkaç günlük suyu olduğunu açıklamıştı. 
Elbette bu göletle ilgili aslında o dönem için gündemi meşgul eden bir başka skandal yaşanmıştı. 


Gölet manzaralı arsaların fakir köylüler yerine kentteki bazı bürokratlar, iş adamları, bir spor kulübünün başkanı ve bazı üniversite görevlilerine, sadece tapu harcı karşılığı verildiği kaydedildi.

DSP'li Eskişehir Büyükşehir Belediyesi 2005 yılında kente 11 kilometre mesafedeki orman köyü statüsündeki Sarısungur köyü yakınına gölet inşa etti. Bölgenin değerlenmesi üzerine Sarısungur köyü muhtarı ve köy heyeti, devletin 2000 yılında 'Fakir köylüye destek olmak ve köyden kente göçü önlemek' amacıyla çıkardığı yasa gereği gölet yakınındaki arazilerin yoksul köylülere dağıtılması için Valiliğe müracaat etti. Dönemin valisi Kadir Çalışcı, talebi değerlendirmek üzere bir komisyon kurarak çalışma yaptı.
Talebi olumlu bulan komisyon, hazineye ait gölet manzaralı araziden yaklaşık 500'er metrekarelik 141 arsa belirledi. Komisyonun kararı doğrultusunda valilik kararıyla arsaların kullanım hakkı köy tüzel kişiliğine devredildi. Bunun üzerine ilgili yasa gereği parsellenen arsaların dağıtımını muhtar ve ihtiyar heyeti yaptı.

Söz konusu arazilerin 116'sı Sarısungur köyünde ikamet eden, üzerine kayıtlı malı bulunmayan köylülere 350 TL'lik tapu harcı karşılığı verildi. Geri kalan arsalar ise Büyükşehir Belediyesi'nin bazı bürokratlarına, Köy Hizmetleri'nin gölet yapımında çalışan personele, işadamlarına, bir spor kulübünün başkanına, doktorlara ve bazı üniversite öğretim görevlilerine satıldı. Heyet, köyde 5 yıl oturulma zorunluluğu ile fakir olma şartlarını dikkate almayıp bu arsaların satışını tapu karşılığı olan 350 TL karşılığında gerçekleştirdi. Dönemin Valisi Kadir Çalışıcı da satış yapılan arsalarla ilgili evrakları imzalayarak onay verdi.

O dönem bu konu ile ilgili olarak soruşturma açılmıştı ancak sonuç ne oldu ne gibi bir yaptırım uygulandı kamuoyuyla bugüne kadar bizim duyduğumuz bir paylaşım yapılmadı. 

Sayın Vedat Alp gibi Eskişehir’in eski duayen bir gazetecisinin vakıf olduğu pek çok konu ile bir sonuç alınamadığını bildiğini düşündüğünden son imar skandalı ile ilgili olarak “Bu kez de “Yapılan yapanın yanına kâr kalacak” mı?” şeklinde bir başlık atmasını anlıyoruz. 

Kamuoyunda gündeme gelen ve uzun süre konuşulan ve sonrasında unutulan konuların bazıları böyleydi. Elbette kamuoyuna bilgi olarak yansıyan konulardı bunlar. 

Benimse bu konuda hatırladığım en eski konu ise bir “Köylünün Silosu Otel Oldu” diye internet medyalarında da yer alan hepimizin bildiği Toprak Mahsülleri Ofisine ait olan siloların ve arazinin şu an ki haline gelmesi süreci. 

Özetle bu alanda yapılan imar değişikliği ile atıl vaziyette olan alan “Park ve bir bölümü yol” olarak belirleniyor ve alanı TMO’dan istiyorlar. TMO yetkilileri de atıl olan ve park olarak yapılacağını düşündükleri alanın Büyükşehir Belediyesine geçmesi için gerekli anlaşmayı yapıyorlar. Sonrasında ise mülkiyeti Büyükşehir Belediyesine geçtikten sonra alan ile ilgili tekrar bir imar değişikliği yapılıyor ve alan ticari alana dönüştürülüyor. İhaleye çıkılarak bu alanda tadilat işleri yapılıyor. Ancak TMO alının kamulaştırılması sürecinde kendilerine belirtilen şarttan farklı bir biçimde kullanıldığını görünce durumu yargıya taşıyor. Yerel mahkeme TMO’yu haklı bulurken Yargıtay yerel mahkemenin kararını bozuyor. Ve alan 22 yıllığına kiraya veriliyor. 

İddialara göre, konuyla ilgili olarak belediye kasasından o dönem için kamulaştırma ve tadilat için harcanan nakit miktarın, 22 yıllık kiralama bedeliyle bile tam olarak karşılanmadığı ifade ediliyor. 

Merak edenlere o dönem için yer alan haberin detayları da şöyle:

ÖNCE PARK VE YOLA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ 
Edinilen bilgilere göre, Eskişehir Hoşnudiye Mahallesi’nde 447 ada 37 parselde bulunan ve üzerinde beton silo, misafirhane, mal deposu ve 40 tonluk baskül binası bulunan ve tamamı TMO adına kayıtlı olan taşınmaz bu haliyle kullanılmakta ve imar planlarında da 2001 yılına kadar bu şekilde görünüyordu. 1999 yerel seçimlerinin hemen ardından Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 20.11.2001 tarihli kararıyla imar planı değişikliğine gidildi ve bu alan park ve yola dönüştürüldü. Planlı olarak yapıldığı izlenimini verecek şekilde hemen arkasından kamulaştırıldıktan sonra imar planına uygun olarak bu yer park ve yol olarak tasarruf edileceği gerekçesi ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin 9/5/2002 tarih ve 959 sayılı encümen kararı ile Kamulaştırma Kanununun 30. Maddesi gereğince 860.000 TL (faizi ile birlikte 1.014.800 TL) bedelle kamulaştırıldı.

TMO: YEŞİL ALAN OLACAKSA İTİRAZ ETMEYECEĞİZ
TMO Genel Müdürlüğü kamulaştırma öncesinde bu yerin imar kanununda yapılan değişikliğe uygun olarak kullanılması, yani yeşil alan olarak kullanılması halinde sürece itiraz etmeyeceğini belediye ile yazışmalarında özellikle belirtti. Buna uygun olarak toplam 6806 m2 büyüklüğündeki bu taşınmazın Yılmaz Büyükerşen başkanlığındaki Eskişehir Belediyesi’nce kamulaştırma işlemi yapılırken imar planları içerisinde bu yerin kısmen park kısmen de yola isabet etmesi sebebiyle ve kavşak yapımı için kamulaştırılacağı ifade edildi.

YENİ BİR İMAR PLÂNI HAZIRLANDI
Nihayetinde kamulaştırma bedelinin 3 taksit halinde ödenmesinden sonra taşınmazın mülkiyeti 21.11.2002 tarihinde belediyeye geçti. Ancak mülkiyetin belediyeye geçmesinden yaklaşık dört ay sonra şaşırtıcı bir şey oldu ve bu alanda yine bir imar planı değişikliğine gidildi. Yapılan değişiklikle yeşil alan yapılacak gerekçesi ile kamulaştırılan bu yer imar planında belediye hizmet alanı olarak gösterildi. Bu şekilde önce kamulaştırma işleminin gerekçesi oluşturulmuş ve hemen sonrasında yapılan bir işlemle de sözkonusu alan eski yani yerleşim ve hizmet alanı konumuna sokuldu.

ORTAYA BİR OTEL ÇIKTI!
Bu tarihten sonra her nedense kavşak yapımı işi ve yeşil alan rafa kaldırıldı ve taşınmaz üzerinde bulunan silo binası güçlendirilmesi işi belediyenin bir alt şirketine verildi. Güçlendirme adıyla yapılan çalışmalardan sonra ortaya bir otel çıktı. Üstelik 1. grup korunması gereken kültür varlığı olarak kayıtlı bulunan eski hal binasına cephe veren silo binasında yapılacak değişiklik için Eskişehir Kültür Varlıkları Kurulu’nun kararının alınması gerekirken, bu da alınmamıştı. Bina orijinalinden uzaklaştırılarak şehrin sembolü olmaktan çıkarıldı.

EK YAPILAR İNŞA EDİLİYOR
Yapımı tamamlanan 10 katlı otelin yaklaşık 4500 m2 inşaat alanı bulunuyor. Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen bu oteli 08.02.2007 tarihinde 22 yıllığına Akfen İnşaat Turizm ve Ticaret A.Ş.’ye aylık bedeli 15.000 TL’ye kiralıyor. Kira sonrasında da belediye tarafından devam ettirilen inşaat çalışması kapsamında mevcut binaya ilave olarak yüzme havuzu ve fitnes salonu yapılmasına yani bina %30 büyümüş olmasına rağmen bunun için ayrı bir ilave kira bedeli talep edilmeyerek, kamunun kaynağı, üslenen firmaya cömertçe terk ediliyor.

TMO YARGIYA GÖTÜRÜYOR
Bunun üzerine TMO kamulaştırmanın amacına aykırı davranıldığı gerekçesi ile taşınmazın geri alımı için yargıya başvuruyor. Eski TMO tahıl ofisi olarak kullanılan ancak mevcut hali ile İbis Hotel olarak işletilen binanın dava sırasında yapılan keşifle bilirkişi raporları ile büyük bir revizyona tabi tutulduğu, taban alanı 448 m2 ve 7 katlı eski ofis inşaatının yanında olacak şekilde taban alanı 316 m2 ve aynı adet katlı yeni bir otelin yapıldığı, daha önce gayrimenkul içinde bulunan müştemilatın ise kaldırılarak yeni lüks otele uygun bir başka eklentinin inşa edildiği tespit ediliyor.

YARGI TMO’YU HAKLI BULUYOR
Yapılan yargılama sonucunda Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin kamulaştırma gerekçesine aykırı olarak taşınmazı yol ve yeşil alan olarak düzenlemesi gerekirken, kanuna ve taraflar arasındaki protokole aykırı olarak lüks hotel şeklinde tekrar inşa ettiğinden 7.4.2009 tarihinde TMO’yu haklı buluyor ve taşınmazın tapu kaydının iptaline ve tekrar TMO adına tesciline karar veriyor.

YARGITAY’DAN İLGİNÇ GEREKÇE
Büyükerşen başkanlığındaki belediye kararı temyiz ediyor. Yargıtay 18. Hukuk Dairesi, 9.2.2010 tarih 2010/1755 sayılı kararıyla, ilginç bir gerekçeyle yerel mahkemenin kararını bozuyor. Karar düzeltme talebi de aynı daire tarafından 5.7.2010 tarihinde reddediliyor. Yargıtay’ın ilgili dairesi ilk derece mahkemesinin aksine çok tartışma oluşturacak bir şekilde, tarafların açık olarak protokolde belirtmiş oldukları kullanım biçiminin ne şekilde olacağının tayininde daha önceki imar durumunun dikkate alınmayacağını belirtiyor. TMO binasının Yılmaz Büyükerşen imzasıyla “yol ve yeşil alan düzenlemesi yapacağız” diye kamulaştırılıp, sonra da büyük masraflar harcanarak otel yapılması ve akabinde de 22 yıllığına ihaleye verilmesi büyük tepki topluyor.

En son yaşanan bu otel olayını kamuoyuna duyuran gazeteci Vedat Alp ilk yazısında “Büyükşehir’de büyük skandal” başlığını kullanmıştı. Sonraki günlerde de aynı konuyu detaylandırarak yazmaya devam eden Alp, konuyla ilgili suç duyurusunda bulunulduğu bilgisini de paylaştığı yazısında “Bu kez de “Yapılan yapanın yanına kâr kalacak” mı?” diye başlık atmayı tercih etmişti. 

Biz de bu başlığı görünce aklımıza ilk olarak yakın zamandaki tarla üzerine ev yapılması, belediye hizmet alanının mülkiyetleri de kendilerinde olmayan alanı ticari alan yapması gibi konuları hatırladık. Evet, şehrin hafızası diyeceğimiz gazeteci ağbilerimiz bizlerin de hatırlamadığı konuları da hatırlıyorlardır mutlaka. Böyle bir başlığı da öyle rastgele atmış olamazlar diye düşünerek aklımıza gelen bazı örnekleri sıraladık.  Gerçekten de “Yapılan yapanın yanına kâr kalacak” mı?”  

Yorumlar (0)

Gelişmelerden Haberdar Olun

@